"Bilgi başka şeydir anlama başka şeydir. Anlama bilginin varlık ile ilişkisine bağımlıdır. Anlama, bilgi ve varlığın bileşkesidir. İnsan sadece kendini incelemenin ve müşahedenin değil fakat kendisini değiştirmek amacıyla kendi üzerinde çalışmanın gerekli olduğunu anlamalı, her şeyi bir bütün halinde BAŞKALARININ ONU GÖRDÜĞÜ GİBİ kendisini bütünüyle görmelidir. Bu amaçla insan, hayatının farklı anlarına, farklı duygusal durumlarına ait kendisinin "mental fotoğraflarını" çekmeyi öğrenmelidir. Eğer bir insan bir şeyi hatırlarsa onun için hatırlanması daha önemli olan diğer on şeyi unutur. Ve özellikle kendisi ile ilgili olan şeyleri, belki evvelce çektiği o "mental fotoğrafları" kolaylıkla unutur."
"Dünyada cereyan eden büyük çaplı her olay dışardan yönetilir; Ya tesirlerin rastlantı eseri olan bileşimleri veya genel kozmik kanunlar tarafından yönetilir. İnsanların her şeyden çok sessizlikten korktukları, konuşma eğilimimizin kendini savunmadan kaynaklandığını ve daima bir şeyleri görmekten, kendine bir şeyleri itiraf etmekten kaçınma temeline dayandığı açıkça görülmelidir."
"Uyanma, insanın hiç bir yere varamayacağını ve nereye gideceğini bilmediğini idrak etmesiyle başlar. Birliğin çokluğa dönüşüm kanunlarını incelemeden önce, bütün evrenlerin tüm çeşitlilikleri veya birlikleri içerisinde bütün olayları yaratan temel kanunu incelemeliyiz. Bu, "Üç prensip" ya da Üç kuvvet" kanunu dur. Bu kanun, hangi mikyasta olursa olsun, hangi âlemde cereyan ederse etsin, molekül seviyesindeki olaylardan kozmik olaylara kadar, farklı ve birbirlerine karşı "Üç kuvvetin bileşimi ve karşılaşmasıdır." İlk kuvvete aktif veya müspet, ikinciye pasif ya da negatif, üçüncüye ise etkisiz kılan kuvvet denilebilir."
"Evrenin bundan sonraki temel kanunu yedi kanunu veya oktavlar kanunu dur. Bu kanunun anlamını kavramak için, evreni titreşimlerden meydana gelmiş olarak kabul etmek gerekir. Bu titreşimler, evreni oluşturan maddenin, en incesinden en kabasına kadar, bütün çeşit, safha ve yoğunluklarında faaliyet göstermektedir. Çeşitli kaynaklardan çıkmakta ve birbirleriyle kesişerek, çarpışarak, güçlendirip, zayıflatarak, durdurarak çeşitli yönlerde ilerlemektedirler." Şayet oktav arası titreşimlerin azaldığı anlarda ilave şoklar yaratılabilirse doğru, yön değiştirmeden devam edebilir. Herhangi bir yerden kendiliklerinden gerekli anlarda gelen tesadüfî 'şoklar' ümitleri ile avunmak, doğaldır ki mümkün değildir. Böyle bir durumda, insana iç eğilimlerine 'inançlarına ve eğilimlerine ters düşse bile' yel nereden eserse oraya gitme, 'nehrin akışı içinde yüzme' ya da başarısızlığı ile kendini uzlaştırarak yeniden yapmaya başlama seçeneği kalmaktadır. Veya faaliyetinin bütün çizgilerinde 'entervallerin' zamanını tanımayı ve 'ilave şokları' yaratmayı, diğer bir ifade ile kozmik kuvvetlerin gerekli anlarda, 'ilave şokları' yaratmada faydalandıkları yöntemi kendi faaliyetlerine uygulamayı öğrenebilir."