28 Aralık 2022 Çarşamba

RA BİLGİLERİ-TAROT İMGELERİNİN AÇILIMI 2



SORU: Dört No’lu Kart’ın sağ kenarında büyülü şekil (asanın ucundaki küre) bulunuyor. Bu da bana, spiritüel deneyimin sağ-taraftaki yol üzerinde bulunabileceğini gösteriyor. Bu konuda bir şey söyleyebilir misiniz?           
RA: Evet. Şekilde sol-tarafın katalizörü denebilecek şey erkek varlığın dikkatini çekmiş görünüyor, ki bu da deneyimin doğasını ifade ediyor. Bu arada güç, büyü sağ-taraftaki yolda bulunmaktadır. Deneyimin doğası öyledir ki, (deneyimin) değişik türlerine sürekli dikkat edilmesini gerektirir. Negatif kabul edilenler ya da negatif olarak yorumlananlar çok fazla sayıda imiş gibi görünebilirler. Onun için bir katalizörden büyüsel, pozitif bir deneyim çıkarmak çok büyük bir mücadeledir.
SORU: Dört No’lu Kart’taki varlık garip bir şekle sahip bir etek giyiyor. Bu eteğin biçiminin özel bir anlamı var mıdır?                                          
RA: Evet.                                    
SORU: Etek sol tarafa doğru daha uzun ama sağa doğru daha kısa görünüyor.                 
RA: Son sorunuzun içeriğini göz önünde bulundurarak, yine varlığın giydiği giysinin biçimi üzerinde düşünmenizi öneriyoruz. Böyle bir giyim alışılmışın dışındadır, doğal değildir. Biçim önemlidir.           
(RA Bilgileri, Celse 94)

SORU: Geçen celsede, Dört No’lu Kart üzerinde konuşurken eteğin biçiminden söz etmiştik. Şöyle düşünüyorum: Aklın Deneyimi temel modelini temsil eden varlığın eteğinin sola doğru uzanması, eğer bu varlık sol-taraftaki yolu seçmiş ise diğer varlıkların ona yaklaşmalarının pek kolay olmayacağını göstermektedir. O zaman onunla diğer varlıklar arasında daha büyük bir ayrılık olur, halbuki sağ-taraftaki yolu seçmiş olsaydı bu kadar büyük bir ayrılık olmayacaktı.               
RA: Sezgileriniz güçlüdür.
SORU: Varlığın üzerinde oturduğu ve hemen hemen tamamen siyah olan kare şekli maddi illüzyonu temsil etmektedir ve beyaz kedi de sağtaraftaki yolu, şimdi artık deneyimlerle sol-taraftaki yoldan ayrılmış olan bu yolu korumaktadır. Doğru mu?         
RA: Gözleriniz görmeniz gerekenleri neredeyse görecek. Ancak, kutbiyetlerin bekçiye ihtiyacı yoktur. O halde, bekçiye ihtiyacı olan nedir?                                     
SORU: Ben, varlık bir kez yolunu seçtikten sonra, sağ-taraftaki yolda ilerlerken maddi illüzyonun negatif kutbiyete ilişkin etkilerinden korunmaktadır demek istemiştim. Bu yaklaşımım doğru mu?                                  
RA: Amacımızı çok doğru biçimde algılamışsınız. Yüce kedi, bu yolda ilerlerken niyet tezahürlerinin ve yapılan içsel çalışmaların saflığıyla (arınmışlık derecesiyle) orantılı olarak koruma görevini yerine getirir.                                           
SORU: Yani, Aklın Deneyimi sağ-taraftaki yolu seçmişse ve bu seçimle mutlak arınmışlığa ne denli yaklaşabiliyorsa, sol-taraftaki yola ait katalizörlerin etkisinden de o denli korunur ve muaf tutulur. Doğru mu?
RA: Çok iyi algılamışsınız. Başkalarına hizmet yolunu büyük bir arınmışlıkla seçen bir varlık, kuşkusuz buna ters bir enkarnasyon deneyimi geçirmeyecektir.                              
SORU: Bundan, eğer Aklın Deneyimi sol-taraftaki yolu seçtiyse ve bu yolda ilerliyorsa hiçbir koruma olmayacağı anlamını mı çıkarmalıyım? Yani, tüm tesadüfi katalizörler negatif yönde kutuplaşmış varlığı etkileyebilirler, öyle mi?                  
RA: Evet. Bu uzay/zaman noktasında bazı bireylerin hayatta kalabilecekleri yerlerin arayışında olduğunu görüyorsunuz. Bunun nedeni,  kendine hizmet yolunda koruma olmayışıdır. (Not: Tesadüfi katalizörlerden kasıt; doğal afetler, depremler, seller, kazalar vb.)                                                                                                              
(RA Bilgileri, Celse 95)




SORU: Beş No’lu Kart, yani Aklın Göstergesi, ilk bakışta, dikdörtgen bir yapı içinde bulunan bir erkek figürünü gösteriyor; bu da üçüncü yoğunluk derecesinde, Aklın Göstergesi’nin maddi illüzyon tarafından bağlanmış, sınırlanmış olduğunu işaret ediyor. Aynı şey, erkeğin bastığı zeminin de dikdörtgen olması ve hareket yeteneği taşımamasından da belli oluyor. Doğru mu?                    
RA: Gösterge’nin, dikdörtgen tarafından tamamen kuşatılmış oluşunun, bu yapının en yalın özünü kavramış bulunuyorsunuz. Şöyle düşünün: Düşünceleriniz yürüyebilir mi? En keskin şekilde bilenmiş bir aklın ve zihniyetin yetenekleri bile, beden dediğiniz fiziksel araç olmasaydı ortaya çıkabilir miydi? Akıl ancak ağız yolu ile konuşabilir. Ve yine, akıl ancak organları kullanarak eylem yapabilir.                                         
SORU: Varlık sola doğru bakıyor bu da aklın negatif nitelikteki katalizörleri daha kolay fark edebildiğini işaret ediyor. Bu gözlemim doğru mu?                                              
RA: Esasen doğrudur.                     
SORU: Dipte iki küçük varlık var, biri siyah biri beyazAklın Göstergesi temel modelinde görülen koyu renkli varlığın niçin kartın sağ tarafında yer aldığını merak ediyorum.                                   
RA: Kutbiyetin doğası çok ilginçtir, çünkü Gösterge’ye pozitif olarak sunulan deneyimler çoğu kez negatif olarak nitelendirilebilecek eğilimleri doğururken, görünüşte negatif olan bazı deneyimlerin sonuçları ise sık sık, başkalarına hizmet eğilimini geliştirmekte yararlı olabilmektedir. Aklın işleme tabi tuttuğu ve kaydettiği olayların belirgin özelliğinin böyle olması, kutbiyetin bu simgelerinin yerleştiriliş biçimini de açıklamaktadır. Ayrıca, şekildeki erkeğin elleri de sağ ve sol-taraftaki yolların çalışması için uygun eğilimleri göstermektedir; yani sağ el başkalarına hizmeti işaret etmekte, ışığını dışarı doğru sunmaktadır. Sol el ise ruhun gücünü massetmeye çalışmakta ve sadece buna işaret etmektedir.                            
 (RA Bilgileri, Celse 98)

SORU: Beş No’lu Kart’ın üst kısmında görülen kanatlar sanırım Aklın Göstergesi üzerindeki bir korumayı gösteriyor. Bunların bir koruma simgesi olduğunu sanıyorum. Doğru mu?
RA: Yanlış olmadığını söyleyebiliriz ancak tam olarak doğru da değil. Gösterge ruhla bir anlaşma yapmıştır, bunu bazı durumlarda ustanın düşünce ve eylemleri yoluyla tezahür ettirecektir. Eğer bir söz verişte koruma bulunuyorsa, demek ki doğru sözü seçmişsiniz. Çünkü ruhun açılmış kanatları, tezahür etmiş olanın çok yukarısındadır ama yine de kafese kapatılmış aklı yukarıya doğru çekebilirler.                      

(RA Bilgileri, Celse 99)

RA BİLGİLERİ-TAROT İMGELERİNİN AÇILIMI 1



SORU: Kare şeklindeki kafes maddi illüzyonu (madde alemini) temsil ediyor ve bu büyülü bir şekil değil. Doğru mu?                                                
RA: Kare şekli, her nerede görülürse görülsün, daima üçüncü yoğunluk derecesi illüzyonu nu gösterir ve büyülü olmayan bir şekil ya da -daha doğrusu- içte tezahür ettirilmiş, yani can verilmiş maddi dünya olarak görülebilir.                                      
SORU: O halde karenin çevresindeki karanlık bölüm de bilinçaltının karanlığıdır. Doğru mu?
RA: Kesinlikle doğrudur.
SORU: Damalı bölüm de kutbiyeti temsil ediyor, değil mi?                                                
RA: Bu da doğru ve yeterlidir.
SORU: Kuş bir elçidir. El kuşun içinde bulunduğu kafesin kilidini açmak üzere uzanmıştır. Bu konuda bir yorumda bulunabilir misiniz?

RA: Tarot’taki kanatlı şekiller kendilerinin ne olduğuna göre değil, kanatlarının durumuna göre değerlendirilmelidir. Bütün kuşların işaret etmek istediği aynıdır; nasıl Matris, yani Büyücü, kendi kanatlı ruhuna erişemeden hiçbir eylem yapamazsa, ruh da, bilinçli tezahüre gönderilmezse ve böylece meyve verir hale gelemezse kanatlanıp uçamayacaktır. 
(RA Bilgileri, Celse 91)



SORU: 2 No’lu Kart’ta, yani Aklın Potansiyel Vericisi’nde, biz dikdörtgen biçiminde bir blok üzerinde oturan bir dişi görüyoruz. Peçe takmaktadır ve üzerlerinde benzer şekiller bulunan iki sütun arasında oturmaktadır; ancak, sütunlardan birisi diğerinden çok daha koyu renklidir. Peçe herhalde bilinç ile bilinçaltı arasındaki perdeyi, yani Aklın Matrisi ile Potansiyel Vericisi arasındaki perdeyi temsil ediyor. Dediğim doğru mu?
RA: Kesinlikle doğrudur.
SORU: Başka bir deyişle, bizim maddi illüzyonumuzun temelinde kutbiyet bulunur ve bu iki sütunun yapısal anlamı bunu temsil etmektedir. Doğru mu?                                          
RA: Evet, doğrudur.                     
SORU: Bana her iki sütunun üzerindeki şekiller aynı gibi geldi ama Başrahibe’nin solundaki koyu renkli sutun, enkarnasyon sırasındaki olayların ve deneyimlerin aynı olabileceğini ama bu deneyimin iki kutbiyetten birini temsil eden bir yaklaşımla değerlendirilip kullanılabileceğini gösteriyor. Doğru mu?                                  
 RA: Evet. Ayrıca her sütundaki, ruhun tezahürünü temsil eden sembole (ank: tepesi yuvarlak haç) de dikkat etmenizi öneriyoruz. Bu, Tek Sonsuz Yaratan’ın kutbiyetle ilgisi olmadığını ve Kendini bütün alemine tümüyle sunduğunu gösteriyor.
SORU: Başrahibenin başının üstündeki yarım ay bilinçaltının alıcı olduğunu mu gösteriyor?                                  
RA: Bu sembol Ra tarafından getirilmemiştir ama kabul edilebilir, çünkü sizin kültürünüzde ay dişiyi, güneş ise erkeği simgeler. Bu yüzden bu bölümü imgenin bir parçası olarak kabul edebiliriz, çünkü önemli bir sapma yaratmamaktadır.                         
SORU: Başrahibenin omzunu örten kumaşın üzerindeki üzümler Ra temasları ile mi iletildi?                                          
RA: Evet.                                 
SORU: Bunlar bilinçaltının verimliliğini işaret ediyor. Değil mi?
RA: Doğrudur. Ama bir yandan da, omzu örten örtü nün fonksiyonuna dikkat ediniz. Potansiyel kazanmanın getirdiği büyük bir koruma söz konusudur. Meyve vermek korunan bir faaliyettir.                               
SORU: Burada koruma sadece sağ-tarafta görünüyor, sol-tarafta yok. Bu, korumanın sadece pozitif yol için olduğunu mu gösteriyor?          
RA: Gören gözlere ve işiten kulaklara daha verimli kutbiyeti seçmelerini işaret eden saklı (Logos’un yaradılışında var olan) bir eğilimi algıladınız. Doğrudur.
(Not: Bu verimli kutbiyet "pozitif", yani "başkalarına hizmet"tir.).                                
 (RA Bilgileri, Celse 92)

4 Aralık 2022 Pazar

DÖRTLÜK / VİCDAN

 

Ben size seslenen Mustafa Molla İster kanal deyin, ister bir sembol Vicdan anahtarıyla açın kapıyı Bulacaksınız içinizde o muhteşem yapıyı.

(05.05.1991, Fındıkzade)

2 Kasım 2022 Çarşamba

HZ.İSA / TANRI'NIN MELEKUTU

Bir kimse ölüp yeniden doğmadıkça; Tanrı’nın melekutuna giremez.”                      (Hz. İSA)


Bu imgede;

Daire          :   Ruh’u simgeler.                                             
Dik açılar : Dönüştürücülük özelliği.


NOT:   ANKH, varlığın içinde bulunduğu realitesi ile ilgili sahip olduğu ve idrak ettiği bilgilerin, değerlerin, düşünce kalıplarının, davranış biçimlerinin, alışkanlıklarının feda edilerek, terk edilerek dönüşüme uğratılması yolu ile potansiyel üst bir realiteye sıçramayı simgeler.
Halihazır realitede ÖLÜP, daha üst ve yepyeni bir realitede DOĞMAKTIR.

(Tayfun Özenç)


1 Kasım 2022 Salı

GECE VE RÜZGÂR

 

Eylem AKTAŞ

"Gece ve Rüzgâr"

BÜLBÜL

Şarkıya prangalar vurulur mu hiç ?

Selda Bağcan'a yazılan şarkı..

Hikayesi yürek yakıyor.



Serenad Bağcan’ın “Serenad” adlı solo albümü Majör Müzik etiketiyle tüm müzik marketlerdeki yerini aldı. Albümdeki “Bülbül” şarkısı, gerçek bir hikayeye dayanıyordu. 


Bülbül’ün öyküsünü Serenad Bağcan şöyle anlatıyor:


“Kadın, o dönemde söylediği şarkılar yüzünden hapse atılmıştı. Ailesi ondan bir haber alamıyor merak ve çaresizlik içinde bekliyordu. Bir sabah, kadının ağabeyi gazeteyi açtığında kız kardeşinin arkadan elleri kelepçelenmiş fotoğrafını gördü. O an yüreğindeki acıyı ve belki de gururu; kardeşine hüzünlü bir şarkı yazarak dile getirdi.


İşte o kadın Türkiye'nin sınırları aşmış efsane sesi

Selda Bağcan ve ağıtı yakan ağabeyi, benim de canım babam  Savaş Bağcan'dı. İki kardeşin gönülden gönüle akan sevgisinin sesi olmak beni heyecanlandırdığı gibi hüzünlendirdi de. Bülbüllerin susturulmaması ümidiyle... “ 


Evet... 


12 Eylül döneminde tutuklanan Selda Bağcan’a yazılmış bir eserdi Bülbül... 



İşte Serenad albümünden, yürek yakan öyküsüyle Bülbül: 


Eserin sözleri şöyle:


BÜLBÜL

Figan sevdasıdır deli bülbülün

Bülbüle tuzaklar kurulur mu hiç

Avcılar, avcılar, zalim avcılar

Bülbüller zincire vurulur mu hiç

Seherle iner gülün üstüne

Feryat figan eder gülün üstüne

Yaz günahlarını benim üstüme

Bülbüle günahı sorulur mu hiç


Dereler yukarı akar mı sandın, akar mı sandın

Ateş her zaman yakar mı sandın

Bülbülü şahinden korkar mı sandın

Bülbüle yiğitlik sorulur mu hiç, sorulur mu hiç

Al gülün üstünde al kan onundur

Öter paralanır canı sebildir

Bülbüller susarsa senin sonundur

Şarkıya prangalar vurulur mu hiç


Söz&Müzik: Savaş Bağcan



19 Ekim 2022 Çarşamba

DİL VE KALP



Çünkü;

DIŞARIDA "HİÇBİR ŞEY" VAR !


GÖKLERİN ÇAĞRISI


Göklerin seslenişini duymuyor musun ?
İkiyi "BİR" et ! diye sana haykırmakta
Dağların yamaçlarında oyalanmaktasın
Doruklara tırmananları görmüyor musun ?

Kaldır gövdeni yukarıya bir bak !
Doruklardaki esintiyi bir dinle
Kolay değil o ferahlığa kavuşmak
Ama inan ki hayâl de değil.

Gökler çağırıyor seni anlamıyor musun ?
Kavuşman hiç te kolay değil
O ateşin korunda serpile serpile
İnan ki ulaşman hayâl de değil.

(16.08.2015, Altınoluk)


19 Eylül 2022 Pazartesi

DIŞARIDA "HİÇBİR ŞEY" VAR !

19.09.2022,   13:19


Törenler, ayinler, örfler, adetler ve prensipler ile duygusal durumlar, siyasi, ekonomik, askeri hareketler, toplumsal ilişkiler gibi bu boyuttaki realiteye ait tüm varlıklar/olaylar  GERÇEK ..

Ama HAKİKİ değil ! 

Hepsi "Hakikat Ortamı"nın yansıması.

Kısaca;

DIŞARIDA "HİÇBİR ŞEY" VAR !







31 Temmuz 2022 Pazar

YENİ MEKÂNLAR/KADERLER

"Kader mekanizması karşısında; hiçbir liyakat gözden kaçmaz, ileri hamlelere yönelik ve aslî icaplara uygun hiçbir isteyiş geri döndürülmez, hiçbir çırpınış ve hiçbir cehit boşa gitmez, özellikle öz varlığın hiçbir ihtiyacı giderilmeden bırakılmaz. Bütün bunlar, kader mekanizmasında kılı kılına ölçülür, biçilir, hesaplanır ve bu ihtiyaçlara en uygun gelen yeni imkân sahalarından, yâni inkişaf ortamlarından –daha önce açıkladığımız tarzda– aslî zaman ölçüleriyle mekânlaştırılmış tezahürler meydana gelir, yâni mukadderat meydana çıkar.

İşte geçmiş dünya devrinin artık olgunlaşmış ve dünya maddelerinden yararlanamaz duruma gelmiş insanları da, böyle, yüksek kaderlerini, ileri ihtiyaçlarını karşılayacak yüksek mekânları, yüksek âlemleri beklemekte idiler.

Henüz bu dereceye gelmemiş olanlar ise, kendi basit durumlarına ve ihtiyaçlarına yetecek ortamları arıyorlardı. Dolayısıyla, bütün bu ihtiyaçların gerçekleşmesi için, dünyanın değişmesi ve bunun sonucunda da yeni ihtiyaçları karşılayacak yeni mekânların, yâni yeni kaderlerin ortaya çıkması icap ediyordu. Esasen birbirinden büyük farklarla ayrılmış bu iki gruptaki ihtiyaç sahibi insanların aynı ortamda bulunması da uygun olmazdı.

İşte bu yüksek inkişaf icaplarının sonucu olarak, dünya bir inkilabın, bir intikal gününün gerçekleşmesine hazırlanıyordu.

Dünyanın bu inkilabı, her devrede olduğu gibi, dengesinin önce bozulması,sonra da yeniden kurulması şeklinde olacaktı. Bu denge bozuluşunun ilk alâmetlerinden olarak, Mu kıtasının orasında burasında insan gücünün önleyemeyeceği yer yer sarsıntılar, yer yarılmaları, volkan püskürmeleri görülmeye başladı. Bu hâller gittikçe artarak, şiddetlenerek ve sıklaşarak 80–100 yıl kadar sürdü.

Artık mukadder olan intikal günü yaklaşıyor, insanlar lâyık oldukları kaderlerine koşuyordu. İnsanların büyük bir kısmı, liyakatlerini yüksek mekânlarda hazırlamışlardı. Ve oraya gideceklerdi.

Buna henüz hazırlanamadan intikal ânına girecek olanlar ise, inkilâp devri kapandıktan sonra yine dünyada kalacaklar; yeniden, liyakatlerini kazanıncaya kadar az veya çok uzun bir süre sonrasında, bu dünyada, geri kalan taraflarını yetiştirmek için yaşayacaklardı."

İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT                                                                      Sayfa 255-256



6 Temmuz 2022 Çarşamba

ANKH

Bu imgedeki daire ruhun büyüsünü belirtir, haç ise ancak feda edilerek değerlendirilebilecek (değerli kılınabilecek) tezahürün doğasını işaret eder.
Böylece ANKH, tezahürün içindeki ve ötesindeki ebedi olanı, tezahür etmiş olanı feda etmek ve dönüşüme uğratmak yoluyla ortaya çıkarmayı simgeler.

RA BİLGİLERİ
CELSE 93 - 18 Ağustos 1982


NOT: ANKH, varlığın içinde bulunduğu realitesi ile ilgili sahip olduğu ve idrak ettiği bilgilerin, değerlerin, düşünce kalıplarının, davranış biçimlerinin, alışkanlıklarının feda edilerek, terk edilerek dönüşüme uğratılması yolu ile potansiyel üst bir realiteye sıçramayı simgeler.
Halihazır realitede ölüp, daha üst ve yepyeni bir realitede doğmaktır. (T.Özenç)


Bir kimse ölüp yeniden doğmadıkça; Tanrı’nın melekutuna giremez.”
  Hz. İSA

Bu imgede;
Daire        : Ruh’u simgeler.

Dik açılar : Dönüştürücülük özelliği.




Ankh, “T” harfinin üzerine oturtulmuş küçük bir daireden ibaret bir, en yaygın Antik Mısır sembolüdür. "Nil'in anahtarı" olarak da bilinir.
İsis misterleri inisiyasyonunda kullanılan bu sembole birçok Mısır ilahının elinde rastlanmakla birlikte, en çok İsis’in elinde rastlanır. Sembole “kulplu haç” (crux ansata) da denilir. Sembolün dairenin altında kalan, Tau adıyla bilinen “T “ kısmı Maya, İnka, Hindu, Çin ve Kalde yazıtlarında rastlanan, birçok alfabede kullanılan bir harftir.



ANLAMI
Sözcük anlamı “yaşam” olan ankh işaretinin simgelediği 12 anlamdan 5’i şöyle açıklanır:
  • Mısırlı; "yaşam haçı"dır, kadın ve erkeğin birlikteliğini simgeler ve evrensel yaşamın çekiciliği olarak ele alır. Nil'in anahtarı olarak da bilinir.
  • Ankh sembolü genel anlamıyla ya da semavi ve dünyevi alem arasındaki irtibata ilişkin anlamıyla kullanıldığında, daire Semavi Yönetim’i “T”nin yatay çizgisi olan kol yeryüzü ile semavi alemi ayıran sınırı simgeler; sütun sembolizmini içeren aşağı inen kol ise iki alem arasındaki, iki yönlü her türlü irtibat ve iletişimi temsil eder.
  • Sembol inisiyenin alnının ortasında, iki gözünün arasında, yani üçüncü göz hizasında tutulduğunda, misterlere inisiye olmuş bulunmayı ve sırrı gizli tutmayı simgeler. Bu, arkan denilen sırlara açılan kapıları inisiye olmayanlara kapatan anahtardır. Yani bu, öte-alemin tülünü aralamış, durugörü gibi psişik yeteneklere sahip olmuş ve görünmez hiyerarşi ile vizyon veya sezgi yoluyla temasa geçmiş inisiyenin sırları kimseye açıklamaması gerektiği anlamına gelir.
  • Ankh sembolünün kulpundan tutulan bir anahtar olarak kullanıldığı sembolizmlerde ise, bu anahtar, onu taşıyan kişinin İsis gizemleri (misterleri) inisiyasyonundan geçmiş biri olduğunu simgeler. O kimsenin göğün kapısının anahtarına sahip oluşu İsis ve Osiris’le temsil edilen semavi vazife organizasyonunda, artık şuurlu olarak hizmet edebilecek bir duruma gelmiş olmasını ifade eder.
  • Mumyaların üzerine konulan ankh sembolü, mumyalananın, ilahlara benzer duruma gelene kadar doğum-ölüm süreçlerinden (reenkarnasyon) defalarca geçeceğini simgeler.




Sembol, haç kısmından tutulması, İsis’in elinde olması gibi farklı bağlamlarda daha farklı anlamlarda kullanılmaktadır.

(Wikipedia.org)

26 Haziran 2022 Pazar

RUH-ÜL KUDÜS, ADEM ve HAVVA

 RUH-ÜL KUDÜS: Tüm sezgiler, tüm ilhamlar ve tüm moral bilgiler bu kanaldan gelir, şimdi olduğu gibi! 

Ruh-ül Kudüs, her Din Günü boyunca tüm insanlığın moral evrimini düzenleyen Vicdan Planıdır.

Ruh-ül Kudüs, sadece bireyin ve bireylerin evren bilgisi dışındaki tüm manevi durumlarıyla ilgilenen, onların evren bilgisini alma yolundaki tüm gayretlerini değerlendiren bir Plandır. O aslında tüm insanların içindedir.

Başka bir deyişle, ona çok kapsamlı bir tesire ve hakimiyete sahip Vicdan Organizasyonu ya da İdare Mekanizması diyebilirsiniz.


Adem sembolü, üç boyutlu realitenizde ve sizden gayrilerin üç boyutlu realitesinde büyük bir dengeyi ifade eder. İkili denge unsurunun aktif sembolleridir. 

Gerek maddede, gerekse madde üstü durumlarda, evren düzeni içindeki genel uyumu sağlama, ancak birbirini etkileyen ayrı güçlerin varlığıyla mümkündür.

Psişik güce sahip insan, deneyim alanı itibariyle olumlu ve olumsuz iki tesir planı arasındadır.

Bu iki plan, kendi alanlarındaki varlıkların kaderiyle doğrudan doğruya ilgilenmeksizin aralarındaki savaşı sürdürürler.

İşte insan bu savaşın içinden geçmek ve kendini yükseltmek zorunda olan bir varlıktır.

Adem’in cennette oluşu, bu iki tesir planının dışında yaşayışını simgeler. Cennetten kovulma ise, içinde bulunduğu planın dışındaki realite hakkında varlığın bir takım hayallere ve düşüncelere ulaşması ve bunu istemesidir. Her istek yanıtlanır!

Havva, hem varlığın içinde bulunduğu olumlu ve olumsuz iki planın karışımını ifade eder, hem de varlığın (burada Adem’in) içinde bulunduğu sistemdeki fonksiyonunu çizer. Bu fonksiyon, Adem’in aynı zamanda hem olumlu hem de olumsuz karaktere sahip bir varlık olarak bu savaş alanında başarıya ulaşabileceğini gösterir.

Havva’nın Adem’e yedirdiği yasak meyve, bilgi edinme isteğinin fiiliyat evresine çıkmasıdır. Yılan sembolü ise, insanlara iki anlamda verilmiştir. Biri olumlu biri olumsuz. Olumlu anlamda yılan, Ruhi İdare Mekanizmasının koruyuculuğunu, egemenliğini ve her şeyi kapsadığını ifade eder. Olumsuz anlamda yılan ise, olumsuz tesir planlarının olumlu tesir planı karşısındaki insana kıyasla hareket tarzını gösterir.


Dünya ortamı, gayet süratli bir şekilde, her tür olayıyla uyum içinde olumlu bir birliğe doğru gitmektedir. Şimdiye kadar yeryüzündeki moral kurumlar, bireyin sadece hayal ve düşünce olarak diğerkam olmasını temin edebilmiştir. Şimdi ise, aktif birliğin gerektirdiği bir durum ve değişim söz konusudur. Birey artık diğerkamlığını fiilen ve bilgiyle ortaya koymak zorundadır.


Ruh-ul Kudüs tüm gücüyle gökten yere doğru uzanmaktadır. Bu uzanış her zaman elbette sevinç çığlıkları içinde değil, belki de ıstırap iniltileri içinde olacaktır. Belanın türlüsü gözlemlenecektir.  Neden? Çünkü birey kendine çok evvelden beri el uzatmış olan Ruh-ul Kudüs’ün tesirleriyle beslenmeyi, ona göre hareket etmeyi kolaylıkla öğrenememiştir. Kaybetmeyecek olanlar bu talimi yapmış olanlardır.

İnsanların yapması gereken en pratik iş vicdanın sesini dinlemektir. O ses Ruh-ül Kudüs’ün uç noktalarıdır, yani insanın moral yükselişini sağlayan en yüksek kanal, besleyici ana boru ve kaynaktır.

Tüm sezgiler, tüm ilhamlar ve tüm moral bilgiler bu kanaldan gelir, şimdi olduğu gibi! 


SADIKLAR PLÂNI-RUHSAL TEBLİĞLER            (Celse: 80,    Tarih: 1.01.1966 ) 


ADOLF HİTLER ÜZERİNDEKİ KATALİTİK ETKİLER

SORU: Orion’un bazı UFO temas vakalarının kaynağı olduğunu söylediniz. Bu temaslardan ve bunların amacından biraz söz edebilir misiniz?

RA: İsterseniz iyi/kötü niyet olayının basit bir örneği üzerinde düşünün. Bu örnek Adolf Hitler’dir. Siz onu bu isimle çağırıyorsunuz. Amaç, bir toplumsal bellek bileşiminden seçkin sınıf (elit) denen bir bölümü seçerek birlik yaratmak, sonra da seçkin olarak görülmeyen varlıkları çeşitli eylem ve uygulamalarla tutsak etmekti. Sonra da, böylece ayıklanmış olan toplumsal bellek bileşimini alıp bunları, Orion adı verilen grup tarafından “İmparatorluk” olarak adlandırılan bir düşünce sapmasına (çarpık düşünceye) katmaktı. Ama bir sorunla karşılaştılar. Bu da, ayrılık kavramının açığa çıkardığı büyük orandaki düzensiz, rasgele enerjiydi.  Kendi üyeleri arasındaki titreşimler uyumlu olmadığı için bu onları zayıflattı.

RA BİLGİLERİ 1
Celse 7,  25 Ocak 1981


SORU: Katalizörlerin bu bireyler üzerindeki en önemli etkilerini vurgulamakta kullanabileceğimizi düşündüğüm bir isim listesi yaptım. Şimdi de aynı tip bilgiyi Adolf Hitler için soracağım. Bu konuda biraz bilgi vermiştiniz zaten. Onları tekrarlamanız gerekmez. Bu bilgileri tamamlayabilir misiniz?

RA: Adolf adlı varlıktan söz ederken biraz zorlanıyoruz. Bunun nedeni, varlığın yaşam modelindeki yoğun karmaşa olduğu kadar, onun adı anıldığında ya da hakkında konuşulurken karşılaşılan büyük karışıklıktır.
Burada yeşil ışının anahtarına sahip olmadığı halde, en yüksek enerji ışınlarını faaliyete geçirmeye çalışan bir örnek görüyoruz. Bunun için de, gerek pozitife gerekse negatife doğru kutuplaşmasını bütünüyle iptal etmiş oldu. Bu varlık temelde negatifti. Ama karışıklığı öyle büyük boyutlara varmıştı ki, kişiliği parçalanıp dağıldı ve akıl/beden/ruh bileşimini hasat edilemez ve şifaya muhtaç bir duruma getirdi. Bu varlık, seçkinlerin ve kölelerin varlığını öngören negatif modeli seçmişti; bu modelin toplumsal yapı için yararlı olacağını düşünüyordu. Ancak, bilinçli bir kutuplaşmadan, sizin deyiminizle bir alacakaranlık dünyasına doğru sürüklendi; bu dünyada düşler sizin zaman ve mekân sürekliliğinizdeki olayların yerini almıştı. Böylece bu varlık, Yaratan’a, kendine-hizmet yolunda hasata uygunluk kazanarak hizmet etme çabasında başarısız oldu. Onun için, yaşanan deneyimlerin sağlayabileceğinden daha çabuk kutuplaşmaya çalışan varlıklarda rastlanan ve adına delilik denilen hale bu varlıkta da rastladık. Sizi daha önceki celselerde zaman zaman tedbirli ve sabırlı olmanız konusunda uyarmıştık; şimdi, sentezle birleştirilmiş ve bütünleştirilmiş bir akıl/beden/ruh bileşimi için gerekli dikkati sarf etmeden gerçekleştirilen aşırı hızlı kutuplaşmalara bu varlığı bir örnek olarak gösteriyor ve sizi tekrar uyarıyoruz. Kendini bilmek, sağlam bir toprağa temel atmak demektir.

SORU: Teşekkür ederim. Sanırım bu çok önemli bir örnekti. O dönemde Adolf’un maiyetinde bulunanlar arasında negatif yolda hasat edilebilecek şekilde kutuplaşanlar olup olmadığını merak ediyorum.

RA: Hasat edilecek uygunluğa gelen varlıkların sadece iki tanesinden söz edebiliriz, ötekiler halen enkarnedirler. Bir tanesini Hermann olarak biliyorsunuz, diğeri de -kendi tercih ettiği adla çağırırsak- Himmler’di.

RA BİLGİLERİ 2
Celse 34,  4 Mart 1981

11 Mart 2022 Cuma

KARA BİR GÜN ! (UKRAYNA'NIN İŞGALİ)

24 Şubat 2022 Perşembe,  Sabah 05⁵⁰

Karanlığın örtüsünü kuşanıp, ışığı yok etmeye yeltenenler...

"O GÜN" geldiğinde;

Şaşıracaksınız ve bakakalacaksınız bu mekândaki anlarınıza..

Ve  öylece  bildiğiniz  zanlarınıza !



🙏🕯🙏🕯🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯


🙏🕯🙏🕯🙏🕯🙏🕯