30 Ocak 2021 Cumartesi

POZİTİF VE NEGATİF KUTBİYETLER


SORU: Negatif ve pozitif kutbiyetler arasında potansiyel farkından doğan karşılıklı bir faaliyet olması şart mıdır, yoksa bu deneyimi tek bir kutbiyetle de kazanabilmek mümkün müdür? Bu sorulması zor bir soru.                           

RA: Dördüncü ve beşinci yoğunluk dereceleri tamamıyla bağımsızdır. Yani pozitif kutbiyet, negatife hiç gereksinimi olmaksızın kendi başına fonksiyon yapar, tabii aynı şey negatif kutbiyet için de geçerlidir. Ama şu nokta unutulmamalıdır, üçüncü yoğunluk derecesi akıl/beden/ruh bileşimlerini kendi tarafına çekebilmek için, bu yoğunluk derecelerinde (4. ve 5.) iki kutbiyet arasında oldukça yoğun bir ilişki gelişir.

Altıncı yoğunluk derecesinde, yani “Birlik’ yoğunluk derecesinde artık her şey sevgi/ışık ve ışık/sevgi olarak görülmesi gerektiğinden pozitif ve negatif yollar birbirlerini kucaklamalıdır.

Bu, diğer bütün varlıklara sevgi ve ışık göndermekte olan pozitif kutbiyet için hiç zor olmaz. Ancak kendine hizmet yolunda kutuplaşmış varlıklar için, yolun bir noktasında negatif kutbiyeti terk etmek oldukça zordur.

RA BİLGİLERİ,  CELSE 78


23 Ocak 2021 Cumartesi

AÇIK SÖZ

 http://www.aciksoz.net




SUNUŞ METNİNDEN ALINTILAR ; 

          Açık Söz Bilgilerinin beşeriyete verilmesi, bu değişim sürecinde meydana gelecek ve beşeriyet üzerinde tahakkuk edecek olan olayların da standart ve mutlak kader olmadığını ifade eder. Kur’an:44/10 ayet beyanı, bu ıstırabın büyük olabileceğini “Duhan” kelimesini kullanarak haber vermektedir. Duhan; gelmesi çok kuvvetle muhtemel olan ve beşeriyeti büyük ıstıraplara sürükleyecek olan “şer” anlamındadır. Ancak bu ayette “muhtemel” sözünün kullanılmasına dikkat edilmelidir. Şöyle ki, Kıyamet Gününde, beşeriyetin genel kaderi, belirli bir potansiyel yüklüdür ve bu potansiyelin beşerler tarafından emilmesi, enerjiye dönüştürülmesi ve müspet tatbikata çevrilmesi şarttır. Bu yapılmadığı takdirde bu potansiyelin getireceği yüktür, baskıdır, yılgınlıktır ve nihayet genel bir ıstıraptır.

·        Bu bilgilerin asli gayelerinden biri; her dünya beşerinin, tabii bir hakkı olan bu yeni devre veya Kıyamet Günü bilgilerine şahit olmasıdır.
·        Unutulmasın ki, yukarısı, aşağıyı kendisine değil aşağısı, yukarıyı kendine çeker, yani rahmet yukarıda sonsuz ve fakat aşağıda ancak ve ancak hak edildiği kadardır.

·        Vahiye dayalı bütün kutsal tebliğler, Kur’an:15/87 ayetinde de beyan edildiği gibi, iç içe 7 anlam taşırlar. Örneğin; Tevrat’ta belirtilen 7 kollu şamdan, bu 7 anlamın sembolik ifadesidir.  Bütün kutsal metinler birinci dereceden, yani ne yazılmışsa o dikkate alınarak uygulandığı için kısa zaman dilimleri dışında gerekli verim alınamamıştır. Vahiye dayalı bütün kutsal metinlerin, 3. 4. ve 5. dereceden açıklaması olan bu Açık Söz bilgilerinin, toplum tarafından gerektiği şekilde benimsenmesi halinde, 6. dereceden yapılmış tefsiraçıklamalarının, metin veya metinler halinde beşeriyetin bilgilerine sunulması umulmaktadır.

·        Bilinmesi gerekir ki, Açık Söz Bilgileri, dünya beşeriyetinin sahip olduğu, taassuba düşmüş mevcut manevi realitelerinde mutlaka şok etkisi yaratarak büyük sarsıntılar meydana getirecektir.


Bu bilgiler, bütün samimiyetimizle, vicdanımıza olan itaatimizden dolayı meydana gelmiş ve beşeriyete sunulmuştur. Ve bu bilgiler, dünyaya nasip edilmiş mevcut bazı bilgilerden de istifade edilerek meydana getirilmiş bir sentez çalışmasıdır.


    AÇIKSÖZ 2013

SONSUZ YOLCULUK 2' den;


Ve bir gün yine geldiler. Şaşkın ve tarifsiz bir sarhoşlukla.
Baktılar ve gördüler, geldikleri mekânda kendilerini.
Dediler, gözler afallamış, ayaklar tutmaz bir şekilde titreyerek:
“Biz miydik bu.!”
Cevap verdiler kendi kendilerine.
“Evet, bizdik bu.”
Geldikleri bu yerde, gördüler hakikat ışığını ve o berrak aydınlığı.

Şaşırdılar ve baka kaldılar o mekândaki anlarına.
Ve öylece bildikleri zanlarına. Bir sağa ve bir sola.
Her ikisine de baktılar. O ışığa da baktılar.
Hem sağdan ve de soldan. Her ‘iki hal’den de gidiliyormuş ona.
Ama nasıl ?
İşte orada kavradılar insanı ve Onu.

Bizler bekledik hep onları. O mekândan buradaki ana.
Hem sağı, hem de solu.
Her ikisinden de tadarak, bilerek ve duyarak,
‘O Güzel’ de hapsolarak şimdi geldiler bu ana…

27.05.1991, Fındıkzade

22 Ocak 2021 Cuma

AHENKSİZLİĞİN DENGELENMESİ

 

Ve artık, taşıyamadığı o bütün ağırlıklarını üzerinden atma faaliyetlerini önümüzdeki yıllarda DÜNYA ile birlikte izlemek ve ıstırapla çalkalanmak kaderiyle baş başa kalacağız.." 

(T.Özenç ,  15.01.2019)

15 Ocak 2021 Cuma

GURDJIEFF, “OLAĞANÜSTÜ İNSANLARLA KARŞILAŞMALAR”

Prof. Skridlov’un özeleştirisi
 
Gurdjieff : Aniden bakışlarım Profesör Skridlov’un yüzüne kaydı ve onun gözlerinden fışkıran yaşları gördüm.
“Sorun nedir, yaşlı dostum?” diye sordum.
“Hiçbir şey,” diye cevapladı gözlerini kurulayıp ve ekledi:



“Şu an olan şey, bu dönem zarfında pek çok kez meydana geldi. Muhteşem olan herhangi bir şey gördüğüm ve işittiğim zaman, hiç şüphesiz ki Yaratıcımız’ın idrakinden kaynaklanan ve bende oluşan bu şeyi açıklamak pek zor. Her defasında göz yaşlarım kendiliğinden akıyor. Ağlıyorum, yani demek istiyorum ki bu şey benim içimde ağlıyor, üzüntüden değil de, sanki şefkatten.
Peder Giovanni ile tanıştıktan sonra yavaş yavaş bu hale geldim.
O karşılaşmadan sonra , tüm içsel ve dışsal dünyam benim için hayli farklılaştı.
O karşılaşmadan önce, kendi kişisel ilgilerine ve zevklerine ve de çocuklarımın ilgilerine ve zevklerine kendini kaptırmış bir adamdım.
Zihnim hep kendi ihtiyaçlarımı ve çocuklarımın ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceğimle meşguldü.
Eskiden, denilebilir ki, tüm varlığım egoizmin eline geçmişti. Tüm tezahürlerim ve deneyimlerim beyhudeliğimden kaynaklanıyordu. Peder Giovanni ile karşılaşmamız tüm bunları öldürdü ve o andan itibaren giderek bende doğup büyüyen ‘bir şey’, hayatın cakası ve gösterişinden ayrı olan ve az ya da çok düşünen her insanın hedefi ve ideali olması gereken ‘başka bir şeyin’ mevcut olduğuna ve yalnızca bu başka bir şeyin bir insanı gerçekten mutlu edip ona, sıradan hayat içinde onun ve diğer her şeyin hep onlarla dolu olduğu hayali ‘mallar’ yerine gerçek değerleri verebileceğine tüm varlığımla sarsılmaz biçimde beni ikna etti.”
(Sayfa 274-275)

İngilizce'den çeviren:
Fuat SEVEN        Dilek YILMAZ 

NOT : Eseri 2009 yılı Ekim ayında okuma şansına sahip olmuştum. Eserde, bu küresel ortamda anlamlı tesadüfler ile buluşan dostların gizemli yolculuklarının yanında, 
seyyal varlıklarının birlikteliğinden oluşan 
"ÖZEL BİR TESİR" alanıyla da desteklendiğini ve beslendiğini görüyoruz.
(T.Özenç)

8 Ocak 2021 Cuma

ŞÜKRETMEK

 

Istırabın içinde çalkalanırken bizlere ŞÜKRETMEYİ ve SABRI öğreten, farkettiren, farkındalığımızı tetikleyecek olayları/ortamları sunan "Sonsuz Yaratıcı"ya teşekkürler..

ŞÜKRETMEK, aynı zamanda kendi ekip biçtiklerimizi ve oluşturduklarımızı da "KABUL ETMEK, ONAYLAMAK"tır..

T.Ö, 6.01.2021


3 Ocak 2021 Pazar

BEYAZIT ÇINARALTI ŞAİRİ


“Çınaraltı Şairi” HÜSEYİN AVNİ' ye saygılarımla..
Değerli dostum, ağabeyim, sık sık sohbet edip dertleştiğimiz;
Beyazıt Sahaflar Çarşısı, Çınaraltı Şairi Hüseyin Avni..
(Süleymaniye doğumlu, Kirazlı Mescit Sokağı, Şen apt.)

Ben de 1961 yılı Şubat ayının 25'inde Süleymaniye Camii karşısındaki doğumevinden yaşama ve ona merhaba demiştim.

14-15 yaşlarında ise Sahaflar Çarşısı'na her geldiğimde ve onu gördüğümde;
Hüseyin Avni DEDE'nin tarif edilemez bir gizemle donatıldığını düşünürdüm.

18-21 yaşlarımda iken İ.T.Ü'de ki ögrencilik yıllarımda ve Fındıkzade'de yaşamamın da getirdiği avantaj ile onunla selamlaşmalarım ve konuşmalarım oldu. 

Şu sıralarda Huseyin Avni Agabey ile sık sık sohbet ederken gözlerine uzun uzun bakarım. Çünkü gözlerinde EVREN'in derinliğini ve gizemini algılarım.

Şu zaman ve mekan kesişmesinde yaşamı bir yük olarak algılamayıp, kendisinin, tüm varlıkların ve olayların "Bütünsel Yaşam"ın bir parçası olduğunu bizlere göstermek gibi ulvi bir misyon üstlenmiş olan DEĞERLİ AĞABEYİM’e saygılarımla…

Şair Hüseyin Avni Dede'nin şu şiiri de onu bir nebze tanıyabilmek için özel bir yere sahiptir.


HEM ÖLÜYÜM HEM DİRİYİM,
YAŞAYAN DÖRT ÖLÜDEN BİRİYİM.


Hüseyin Avni'nin bu şiirde sözünü ettiği "yaşayan dört ölü" Neyzen Tevfik, Sait Faik, Orhan Veli ve kendisidir...


DÖRTLÜKLERİNDEN SEÇMELER :

Şiir acıksaydı
Ne kötü olurdu
Şairin parası yetmezdi
Ekmek alıp da
Şiiri doyurmaya.
………………………………..

Ey insanlar
Neden düşman bakıyorsunuz;
Yediğim fazla bir şey değil.
Yediğim bir dilim ekmek.
Bir mısra için kolay mı sanıyorsunuz,
Bütün bir günün kahrını çekmek.
………………………………….

İhtimal siz beni tanımıyorsunuz
Şair olduğumu da bilmiyorsunuz öyleyse.
Aç ve susuz kaldığımı da
İlaç paramı dilencilere verip
Yol parasıyla ekmek aldığımı da.


Tayfun Özenç,
06.07.2013-Bakırköy