23 Ağustos 2023 Çarşamba

AHMET KAYA' ya;



Selâm sana çocuk ruhlu şair,
Selâm...
Gözyaşlarını gözyaşlarımla birleştirip,
Saklamak isterdim...          
Arada bir o billûr damlalara bakıp,
Seni anmak isterdim..              

Haram bize olgun ruhlu şair,
Haram...                      
Ülkece seni çok üzdük, çok…
Özürler kifayetsiz kalır,
Seni anmak bile haram bize, 
Haram...

Tayfun Özenç                                                                13.09.2013

 .....................................................


Depremler oluyor beynimde
Dışarıda siren sesi var,
Her yanımda susmuş insanlar, susmuş
İçimde ölen biri var.
Hadi bir şeyler söyle, çocuk gözlerim dolsun,
İçinden git diyorsun, duyuyorum gülüm,
Gideceğim son olsun.

(Ahmet KAYA - İçimde ölen biri var)


Doğum tarihi: 28 Ekim 1957, Malatya

Ölüm tarihi ve yeri: 16 Kasım 2000, Paris, Fransa

Etkin yıllar: 1980-2000



(Kum Gibi)




(Hani Benim Gençliğim)



GELECEK OLAN BELİRİYOR ! /2021

 


"İnsanlığın hızla büyük devreye doğru yol aldığını görebilirsiniz. Bu büyük devrede, bireylerin genel uyumunu düzenleyen ve tertipleyen Ruhi bir Planın yansımalarını bulacaksınız. Bu Ruhi Plan, tüm nefislerde ancak ve ancak nefsaniyetin belirmesi için büyük baskı yapacaktır, bu baskı olumlu ayıklanmanın aslını oluşturur. 

Tesirin yüksekliğine dayanamayan birey ve toplumlar ağır karmaşa içine girmiştir, insanlık külliyen bir karmaşa içindedir ve bunun artması kaçınılmazdır. 

İnsan öz benliğinin gerçek yapısını bilmekte cehalet gösterir, sapar, konsantre olur, daralır ve dibe doğru hareket eder. 

Nasıl ki Kuran’da insan neslinden bahsedilirken, onların hiç de kıymetli olmayan bir devir geçirdiği söylenir. İşte bu kıymeti olmayan devir, her büyük devreden evvel ona önderlik eden KARMAŞA'nın ifadesidir. 

En kıymetli varlığınız vicdanınızdır, vicdanınızın pırıl pırıl ortaya çıkması için tüm gücünüzü seferber ederek, iradenizi bu gücünüze bağlayarak nefsinizle yaptığınız savaşı kazanmaya çalışınız. Atılmış pamuk yığınları gibi etrafta dolaşan zavallı şuurların arasında ayakta kalabilmeniz için vicdanınızdan ve sağduyunuzdan başka size hiçbir şey doğrudan doğruya yardımcı olamaz. 

Gözlemlerinizi insani ilişkileriniz içinde nefsinize yöneltiniz.

O nefsiniz ki, büyük devrede oldukça sıkılacaktır !"

(SADIKLAR PLANI-RUHSAL TEBLİĞLER                              Celse: 96,  Tarih: 13.01.1967) 

15 Ağustos 2023 Salı

DÖRTLÜKLER / O BİLGİ


Bilgi vardır gözyaşını getirir
Bilgi vardır yüreklere serpilir
Bilgi vardır ıstırabı bindirir
O bilgi ki hasretleri dindirir.
            
Bilgi var ki, yaşamak gerek onu
Bilgidir o, sonsuzluktadır sonu
O bilgiyle kendini aşarsın
O bilgi ki kendinle tanışırsın.
                
Bilgidir o, birkaç satır yazı değil
Bilgidir o, okuyup hatmetmek değil
O bilgi ki kendinle barışırsın
O hasrettir alemlere kavuşursun.

(12.02.1992, Fındıkzade)

RÜYA / YUGOSLAVYA'NIN DAĞILMASI 1991-1999



RÜYA
6 Mayıs 1991

Bir şirkette birlikte görev yaptığım mühendis arkadaşım Levent Savaşkan ile sohbet ediyoruz. Bir ara Levent’in gözleri anormal bir hal alıyor.
Sanki gözleri yerinden fırlamış gibi !
Gözlerinin akı ve gözbebekleri ters dönmüş bir halde !

Ne oldu ? diye soruyorum . 
Korku ve endişe ile karışık ve de tersine dönen gözlerle bana bakarak ;
“ Çok derinlerden kulağıma ambulans sesleri geliyor ” diyor. 
Ne ambulansları, ne sesleri diye tekrar soruyorum. 
Gözlerinden okuduğum, korku dolu bir hal ve tavır içinde :
“ YUGOSLAV ambulanslarının sirenleri ” diye cevap veriyor.
Ürpererek uyanıyorum.




NOTLAR : Bu rüyayı gördüğüm Mayıs 1991'den  yaklaşık elli gün sonra 25 Haziran 1991'de Slovenya ve Hırvatistan'ın bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle Yugoslavya'da çözülme süreci ve buna eşlik eden çatışmalar ve kanlı olaylar başladı.
Cumhuriyetler arası çarpışmalar, çatışmalar..Ve cumhuriyetler bölünüyor. Yıllarca dünya kamuoyunun gündeminde kalan hadiseler meydana geliyor.                                                                                                             
Not 1 : 1992 yılının Ekim ayı. Eski yugoslavya topraklarında Sırbistan ve Bosna Hersek Cumhuriyeti arasında savaş hala devam ediyor. Birleşmiş Milletler askerleri Saraybosna’da konuşlandırılıyor.

Not 2 : 1993 yılı Aralık ayı .Savaş hala devam ediyor.

Not 3 : 1994 yılı Aralık ayı. Bosna Hersek’te savaş devam ediyor. Dünya kamuoyunu ve ülkelerin gündemini teşkil ediyor.

Not 4 : 1999 yılının ilk ayları..Eski Yugoslavya topraklarındaki Kosova özerk bölgesinde Sırplar katliamlara başlıyor. Arnavutları katledip, Kosova’dan sürüyorlar. Yaklaşık bir milyon mülteci evlerini terk ediyor. Çeşitli Avrupa ülkelerine, Türkiye, Makedonya ve Arnavutluk’a sığınıyorlar.
Sonunda zannediyorum Mart 1999’da Nato, Sırbistan’ı bombalamaya başlıyor. 75 gün süren bombardıman sonunda Sırplar , Kosova’dan çekilirken Nato barış gücü kuvvetleri Kosova’ya giriyor. Mültecilerin evlerine dönebilmeleri için Kosova’da güvenliği sağlamaya çalışıyorlar.

Tayfun Özenç
11.08.1991


" İKİ EL "

Kainatınızın içinde, arzınız ve arzınızın kaderi ile mukadderatı bağlı olan diğer arzlar, külliyen sisteminiz ve aleminizin Tanrısı, Rableriniz’in Rabbi olan İlahi bir Plan’dır

Biz şu anda bunları söyleyebilmek için büyük zorluk çekiyoruz. Bu Rablerin Rabbi olan İlahi Plan, kendisine bağlı olan bütün mükevvenatın sahibidir. Bu Plan tanzim eder, tedvir eder, yaratır ve yok eder. O, bütün bunları Kaadir-i Mutlak’ın emri ve iradesi tahtında icra eder. Var olan her şeyin biricik mebdei Kaadir-i Mutlak, mahlukatının inkişafında gene mahlukatını kullanır. Kanunu böyledir.


Rablerin Rabbi olan İlahi Plan, maddenin bilmediğiniz her türlü ince vasfından, gene bilmediğiniz en kaba vasfına kadar, en iptidai, dar şuur içerisinde bulunan varlıktan, düşünebildiğiniz en geniş şuurlu varlığa kadar hepsi, O'nun İki Eli” arasındadır. Mukaddes Kitabınız Kur’an, Adem’in yaradılışından bahsederken “Onu iki eliyle halk etti” der. 

İKİ EL, işte bu Rablerin Rabbi İlahi Plan’ın tasarrufudur. Kitaplar onun bir kıvılcımıdır. 
Fakat insan, onun temsilcisidir. 


Bütün yetki ve kudretiyle, bütün azameti ve yüceliğiyle her şeyin derunundadır. Varlığa en yakışacak olan ve ebediyen ifa edeceği vazifesi, Rablerin Rabbi olan bu İlahi Plan’ın emrinde bir kul olmak ve onun tayin etmiş olduğu istikamette seyretmektir.

İşte vicdanınız öyle bir cevher-i mahsustur ki, bütün neşriyatı ile Yukarı’dan almış olduğu direktifi, insanın her zerresine taksim etmek ve onu salaha ulaştırmak vazifesini görür. 

Bu ellerin gücü çok büyüktür. Sizin ta can noktanıza kadar uzanır. Mana olur uzanır, madde olur uzanır, tesir olur uzanır, zaman olur uzanır. 

(Sadıklar Planı, Celse: 116, 23.02.1968 )         

                          

RÜYA / ENDONEZYA-SUMATRA DEPREMİ 2004


RÜYA
Kasım 2004


Rüyamda Altınoluk’tayım ...
Ev ile Ege denizi arası yaklaşık yüz elli metre mesafede. Kuzey tarafımız Kaz dağları.. Birden denizin kabardığını ve devasa bir su kütlesi halinde yerleşimin bulunduğu sitelere doğru geldiğini görüyorum. Etrafımdaki kişileri panik halinde ikaz ederek dev su kütlelerinin hızla üzerimize doğru gelmekte olduğunu, denizin kabardığını haykırarak koşturuyorum. Güneyden gelen bu devasa su duvarının tersi istikametine bakıyorum, fakat kuzeyde Kaz dağlarını görüyorum.
Etraftaki insanlara birşeyler anlatma telaşı ve aynı zamanda çaresizlik içinde bocalıyorum.
Panik halinde uyanıyorum ve tedirgin bir ruh hali içinde rüyayı yazıya döküyorum.


NOT :   Bu rüyayı gördügüm tarihten yaklaşık 1,5 ay sonra26 Aralık 2004 Pazar günü Güney ve Güneydoğu Asya’da Hint okyanusunda Rihter ölçeğine göre 9.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem sonrası oluşan dev Tsunami 10 mt yüksekliğindeki dalgalar halinde sahilleri vurmaya başladı. Asya’nın güneyi, Hint yarımadası ve Dogu Afrika kıyılarını etkileyen Tsunami’den dokuz ülke etkilendi ve yaklaşık 300.000 kişi öldü. Onbinlerce insanın kayıp olduğu söylenmektedir.
Ölenlerden % 30 nun çocuklar olduğu , bölgede çok sayıda ada ve tatil bölgelerinin olması nedeni ile yerli halkla beraber çok sayıda yabancı turistin de öldüğü bildiriliyor.

Korkunç bilanço :  ~ 300.000 ölü                             
Endonezya                                : 240.000 ölü 
Sri Lanka                                   :   40.000 ölü
Hindistan                                  :   10.000 ölü
Tayland                                      :     5.000 ölü
Maldivler                                   :          82 ölü
Malezya                                     :          68 ölü
Somali-Tanzanya-Kenya        :        310 ölü

Tayfun Özenç
Ocak 2005, Bakırköy

12 Ağustos 2023 Cumartesi

VARLIK_İNK Bilgileri


İlâhi Nizam ve Kâinat Tebligatında

VARLIK

🔹️Varlık, ruhun tüm tekâmül ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, evrenin bir noktasında yoğunlaşmış çok ince madde partiküllerinden ibaret olan ve ruhun ihtiyaçlarıyla ilgili tüm ifadeleri evren boyunca taşıyan belirli bir enerjiler karışımıdır.(Sayfa 84)


🔹️Başka bir deyişle varlık, Aslî İlke’nin icaplarını taşıyan ve ruhlarla ilgili bulunan tesirlerin; herhangi bir ruhun, evren sonuna (Ünite’ye) kadar kendine hizmet etmesi için belirli gelişim kademesindeki maddeler arasından toplayarak sentezleştirdiği bu madde ünitesi, daha doğrusu bir tesirler karışımıdır. 


🔹️Şu halde her varlık belirli bir ruhun evren sonuna kadar hizmetine tahsis edilmiş bir tekamül aracıdır. Bu öyle bir varlıktır ki, ruhun evren üstü planında olup biten “davranışları”nın tüm gereklerini evrende madde olarak ifade eder. Bu ifadeler de

bir aynadan yansır gibi ruha yansıtılır.

Bu duruma göre varlık, hizmetinde bulunduğu ruhun evrendeki simgesidir. 


🔹️İşte herhangi bir ruhun hizmetinde bulunan varlık; o ruhun tüm “davranışları”nı, “kıpırdanışları”nı ve ihtiyaçlarını tam olarak ifade ettiğinden, biz ona ruhun kendisiymiş gibi de bakabiliriz. Çünkü o varlıkta görünen her tezahür, ruhun “davranışları”nın (kullandığı madde olanaklarının oranında) evrene yansımış bir ifadesinden, temsili görünüşünden başka bir şey değildir. Ve ruh ortadan kalkınca ona ait bütün ifadeler ve tezahürler silinecek ve varlık o anda dağılacaktır.

(Sayfa 32, 33)


10 Ağustos 2023 Perşembe

DÖRTLÜKLER / KARIŞIK


SESLENİŞ !

Kelâmların özünden seslendik size
Seherlerin selâmından indirdik size
Gece ardından gündüzü sunduk
Istıraptan mutluluğa gideni sunduk.

02.08.1991, Fındıkzade



DEVRE SONU
Devrenin son dilimi yaklaştı artık
İçimizdeki hasret korlaştı artık
İbrahim’in atıldığı o ateşte
Sizlerden önce biz de piştik...
                                   
01.01.1993, Fındıkzade


KIYAM
Gözyaşı selinde boğulun şimdiden
Vicdanın bahçesinde yeşerin şimdiden
Şuur birliğinde derilmek için
Kaldırın gövdenizi yerden şimdiden.

(26.04.1992,  Fındıkzade)



BİLGİNİN AYDINLIK YÜZÜ
Dönem dönem gösterdik bilenler için
Kelâm kelâm söyledik erenler için
Bilginin aydınlık yüzünü hep sizlere
Perde perde kaldırdık hayırlar için.

(26.04.1992, Fındıkzade)



ISTIRAP ATEŞİ


Ezanlar okunup ürperenlere
Kelâmlar verilip silkinenlere
Çığlıklar içinde depreşenlere
O ateşin korunda serpilenlere.


Istırap ateşinin koru artarsa
Vicdanın sesi çağlar coşarsa
Nefsin haykırışı da vicdandan yana
Vicdan nefsin dostudur sana.

 02.08.1991, Fındıkzade



MÎZAN
Mîzanın ahengi sarar sizleri
Gecenin matemi boğar sizleri
Gündüzü ekleyip geceyi silen
Yaradana özlemler yakar sizleri.


(02.08.1991, Fındıkzade)


HOŞGÖRÜ
O iki yoldan söküp alana
Doğruya meyilde cihat edene
Şuur aydınlığında namaz kılana
Hoşgörü haznesinden zekât verene.


02.08.1991,  Fındıkzade



HASAT
Harman gibi ekilip hasat olursun
Saçılırsın dört tarafa yeksan olursun
Kiminde cenneti, kiminde cehennemi
Vicdandır yaşatan o gerçekleri.


05.05.1991,  Fındıkzade



RAHMET KAPILARI
Bir eli yukarıda tut, bir eli yerde
Düşünce sabır et, isyan etme derde
Rahmet kapıları açılır ferde
Yeter ki özleri baksınlar nerde. 


(05.05.1991, Fındıkzade)


BİLGİNİN HAZZI

Devrenin içinde bir bütün olup
Bilginin hazzında evliya deyip
Kâh eren olup, kâh aşık olup
Kendinizi bilin tanıyın şimdiden. 


(26.04.1992, Fındıkzade)



ISTIRAPLAR
Düşünceler otağının sezgi çadırları
Bilginin doruğundaki o ıstırapları
Elbet tadacaksınız şimdi 'nâr'ları
O zaman hak ile liyâkat için..

(05.05.1991, Fındıkzade)




MÎRAC
Düşünün mîracın ne olduğunu 
Bedenin ruhla ahenktar olduğunu
Şuur berraklığındaki o bütünlüğü  
Boyutlar arası o söyleşide.
(26.04.1992, Fındıkzade)