30 Eylül 2008 Salı

FOTON KUŞAĞI

 Foton Kuşağı Etkisi
Karşımıza çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz.
Edmun Halley tarafından keşfedildi
Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in (1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı. Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas, Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu. Bu tez, Frederick Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu.
Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyor
Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda: 
1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık.
2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).
3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.
5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).
Foton Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyor
Kuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü buldu ve ona "positron" adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi "Foton" formunda enerjiye dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar. 
1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti. Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000 yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine rastladığı öne sürülüyor. 
Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte. İlki, "Null Zone" (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin (null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak.  
 2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı söyleniyor
Foton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor. Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri, insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların da bu geçiş döneminde, ya da "null zone"da bulunmamızdan dolayı olduğunu düşünebiliriz. 
Bütün canlılardaki değişim
Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki.   

29 Eylül 2008 Pazartesi

TEKAMÜL VE YÜKSEK BENLİK

O halde tekamül nedir? Bu mekanizma içerisinde tekamülü mütalaa ettiğimiz zaman, diyebiliriz ki, tekamül : Sebep-netice yankılanmasının gitgide yükselmesidir. Yani yüksek benlikten maddesel bir yapı olan vücuda gelecek olan her empülsün, her uyaranın aslına en uygun tarzda, en az kayba uğramış olarak gelmesi ve gene en az kayba uğramış olarak dönmesi demektir. Bu, yüksek benliğin madde içerisindeki görünümüdür. Yüksek benlik, madde içerisinde ne derecede melekelerini geliştirmiş olarak tezahür ederse, siz (o derecede) mütekamil bir varlıksınız demektir. Bunun için yeryüzündeki insanın vazifesi,mümkün olduğu kadar organizmasını en iyi şartlar dahilinde kullanmak, her türlü otomatizmaya karşı bir uğraşı içerisine düşmek ve yüksek benliğinden gelen empülsü vicdan mekanizmasıyla almaktır,almaya çalışmaktır.
                                        
Sadıklar Planı-Celse 158, 28.04.1972
SÖZLÜK:
mütalaa: Okuma. İrdeleme. Müzakere, etüt.
mütekamil: Olgun

28 Eylül 2008 Pazar

ŞUUR BERRAKLIĞI VE UYANIKLIK

Şunu demek istiyoruz ki: Bir varlık, hangi vasatta yaşarsa yaşasın -buradaki yaşamak tabiri tatbikat demektir- o vasatın imkan ve şartlarını kullanmak ve bilmek mecburiyetindedir. Bu imkan ve şartları kullanırken, önce kendi şahsiyetinin iktisabı olan kabiliyetlerinden, yeteneklerinden ve cehtinden istifade edecektir. Sonra o vasatın tabi olmuş olduğu bir İdare Mekanizmasının, kendisine ve diğer hemcinsine temin etmiş olduğu yeni imkanlardan, yeni fırsatlardan ve tesirlerden yararlanacaktır.
Şimdi bir şuur berraklığı ve uyanıklık elde edilebilmesi için, şuur berraklığı ve uyanıklığın ne olduğunu, nereden olabileceğini, hangi şartlara tabi olduğunu bellemek lazım. Bu birinci etaptır. İkinci etap, bir şuur temizliğinin ve vicdan asaletinin tatbikat ile ilgili olan kısmı, ancak varlığa kendi müktesebatı ve bunun daha üstünü olan dış yardımlar ile sağlanabilir. Zaten bütün beşeri tekamülde şu esas rol oynamıştır ki; fert, yaşayışı ile beraber hayatın kendisine vermek istediği psişik bir seviyeyi ve bu seviyenin pratiğini yapmakla mükelleftir. İkincisi, bütün bu mizanseni tanzim eden bir Yüksek İdare Mekanizması' nın, insanlara vermiş olduğu bilgilerin anlaşılmasıdır.   

Sadıklar Planı-Celse 88, 05.03.1966
SÖZLÜK :
İktisap
: Kazanma, edinme
Müktesebat:
Elde edilmiş bilgiler

YOĞUNLAŞMIŞ ENERJİSİNİZ

  • Bedeni tecrübelerinizin devamınca kendinizi sadece bedeni bir varlık olarak değerlendirmemenin alışkanlığını kazanınız.
  • Siz yoğunlaşmış bir enerjisiniz.,
  • Sizin enerjiniz bir özellik arzeder ki,buna varlığa dönüşmüş enerji denebilir.
  • Ruh ve madde ikiliği değil,ruh ve madde birliği vardır.
  • Onun birliğinin teşkili,varlığa dönüşmüş enerjidedir.
  • Unutmayınız ki,fizik kainat olarak ifade ettiğiniz bu yoğun enerjinin ışınımları aynı zamanda sizin spatyom ismini verdiğiniz daha ince yoğunluktaki bir enerjinin,bir enerji ortamının bünyesine etki etmektedir.
  • Pratik olarak halledilmesi gereken ise nefse hakimiyet,idrak ve bilgidir.
                                                                                                         
                             Sadıklar Planı-Celse 127, 15.5.1970

YÜKSEK BENLİK

“Demek ki insan, iki insandır. Birincisi bedendeki siz, ikincisi bedende olmayan siz.
Beden yüksek varlığınız vasıtasıyla kaimdir. Ama siz yüksek varlığınızdan habersiz ve sadece beden olarak mevcut olduğunuzu bir icap olarak kabul etmişsinizdir.
Şu söylediklerimizi birçok yerde birçok kereler işittiniz ve okudunuz, ama hala yüksek benliğiniz ile bedensel benliğiniz arasındaki ayırımı yapamazsınız. Ve hiçbir zaman hatırınıza yüksek benliğinizden yardım istemek gelmez.
Ve size en büyük yardımcının yüksek benliğiniz olduğunu da bilmezsiniz.
Yani siz, sizin dostunuzsunuz.
                                                 
Sadıklar Planı-Celse 156, 31.3.1972

R.İ.M

R.İ.M:Tek ve sonsuz yaratanın sevgisi ile beslenen, ışığı ile kutsanan  
'RUHSAL İDARE MEKANİZMASI' dır.
Bu öyle bir organizasyondur ki;
bu küre üzerinde yaşayan bizlerin de dahil olduğu bir yapı ve
daima faaliyette olan varlıklar sistemidir.
                        
                             

TESİRLER


Pozitif ve Negatif tesirler...
R.İ.M’ nın varlıkları beslediği, varlıkların nasibi olan tesir tektir.
Tesirin varlıkları sürüklemek istediği yön pozitiftir.
Tesirin özü pozitiftir.
Fakat yöneltilen tesir realiteler etkisi altında varlıkların şuurunda, tatbikatında çeşitli hallere bürünür.
İyi ve kötü gibi..
Siz, iyi ve kurnaz olun. Kötü ve sinsi değil...
                                       
 (Tayfun Özenç)

KORKU

Korku şartlandırılmış bir tepkidir,yaşamı tüketen bir alışkanlık,dikkatli olmazsan enerjini,yaratıcılığını ve ruhunu kolaylıkla alıp götürebilir.
Korku,çirkin yüzünü gösterdiğinde onu hemen kovala. Bunun en kolay yolu korktuğunu düşündüğün şeyi yapmaktır..   
Korkunun anatomisini anla. Bu senin kendi yaratın. Herhangi bir başka yaratı gibi,onu söküp atmak da ortaya çıkarmak kadar kolaydır.
Zihin kalenin içine sessizce sızan her korkuyu sistemli olarak ara ve yok et. Bu sana büyük bir güven, mutluluk ve zihinsel huzur verecektir. 
                                                       
Robin S. Sharma
"Ferrari’sini satan bilge'