23 Mart 2020 Pazartesi

HASAT


SORU: Şu anda bizim gezegenimizin yoğunluk derecesi nedir?

RA: Dünyanız, üzerindeki akıl/beden/ruh bileşimi varlıklar açısından üçüncü yoğunluk derecesinde bulunuyor.

Ama kendisi şu anda dördüncü yoğunluk derecesine ait bir uzay/zaman sürekliliğine girmiştir. Bu da oldukça güç bir hasat yapılmasına neden oluyor.

SORU: Üçüncü derecede bulunan bir gezegen nasıl dördüncü dereceye geçer?       

RA: Dördüncü yoğunluk derecesinin yaklaşması, yakınlaşması, bir saatin vuruşları kadar düzenlidir.

Güneş sisteminizin uzay/zamanı, bu gezegenin farklı bir titreşimsel yapısı olan bir uzay/zamana doğru bir spiral çizmesine olanak vermiştir. Bu da gezegen küresinin bu yeni sapmalar tarafından şekillendirilebilmesine neden oluyor.

Ancak, bu geçiş devresi sırasında insanlarınızın düşünce-formları öyle ki, hep birlikte ibreyi kavrayıp pusulayı tek bir yöne döndürmeleri gerekirken, hem bireyler hem de toplumlar yelpazenin her yerine dağılmış durumdalar.

Bunun için de, sevgi titreşimine ya da bazılarınızın dediği gibi idrak titreşimine girişiniz, mevcut toplumsal bileşiminiz için etkili olamamaktadır.

Onun için de öyle bir hasat olacak ki, çoğunuz üçüncü yoğunluk devresini tekrarlamak zorunda kalacaksınız.

Gezginlerinizin, öğretmenlerinizin ve üstatlarınızın tüm enerjisi şu anda hasatı çoğaltmak üzerinde toplanmıştır. 

Ama hasat edilecek pek az varlık var.
                                           
 (RA Bilgileri 1
  Celse 13,  29.01.1981  )     

20 Mart 2020 Cuma

NE KADAR DA AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ !


"Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik.
Ne kadar da az şükrediyorsunuz! "
(A'raf, 10)


"O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır.
Ne de az şükrediyorsunuz!"
(Mü'minun, 78)


"Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır.
Ne kadar az şükrediyorsunuz! "
(Secde, 9)


 "(Resûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size  duyusu, gözler ve kalpler veren O'dur.
Ne az şükrediyorsunuz! "
(Mülk, 23)

KORKU !


Korkunun, her türlü korkunun, çok düşük enerjitik bilgi taneciklerini cezbettiğini sakın unutmayınız. 

Ve bu devrenin en büyük hastalığı korkudur.

Ve Kuran’ın her ayetinin başında tekrar edilen taşlanası şeytan, korkunun ifadesidir.

Sirius Misyonu Celseleri
Celse 9,   05.08.1982

19 Mart 2020 Perşembe

ŞOK TESİRLER_NOVUS


kolbasierhan 
Bunu 5 Ağustos 2019 günü paylaşmıştım..Bazen tekrar etmek gerekiyor..Olan bitene ve “olacak olanlara” dünyevi perspektiften değil YUKARIDAN bakmaya çalışınız..Anahtar buradadır..Sevgiyle 
16.03.2020

13 Mart 2020 Cuma

TEMASLARIMIZ ve DENEYİMLERİMİZ

Gözlemlerimiz, temaslarımız ve deneyimlerimiz;
Madde ötesi boyutta güçlü ve anlamlı  izlenimler 
olarak ruhumuzda yer bulmuştur/bulmaktadır...

(T.Özenç, Mart 2020)

3 Mart 2020 Salı

RÜYA - 2011 ve 2012 YILLARI

RÜYA
15/09/2008, Sabah

Bir üniversitenin tıp fakültesindeyim. Bu ortamda doktorluk mesleğini icra etmiyorum. Yani doktorlar gibi yetkili değilim. Sanki bu fakültede stajyer öğrenci pozisyonundayım. Elimde bir sürü dosya ve klasör var. Fakülte hastanesine ait binalar arasında ve bina içlerinde bu evraklarla koşuşturuyorum. Birden kendimi fakültenin hocalarından birinin odasında buluyorum. Ben, hoca ve üçüncü bir kişi daha mevcut. Yanımda taşıdığım evraklardan birini profesör olan hoca alıyor. Profesörün elinde eski devirlere ait klasik ıstampalı sayı veya numara basma aleti(kaşesi) var. Profesör evrak üzerine bu aleti kullanarak numara basıyor. 11 ve 12 rakamlarını algılıyorum. Profesörün evrak üzerine kaşelediği numaralar siyah çerçeve içinde 11 ve 12 rakamlarıydı. Ve uyanıyorum…

15 Eylül 2008 saat 12:14 te ay, Balık burcunda DOLUNAY safhasındadır.

NOT 1: Sezgilerim doğrultusunda bu rüyadaki sembollerin açıklamaları :
·        Profesör olan yetkin ve alim kişi Ruhsal İdare Mekanizmasını simgelemektedir.
·        Üniversite ortamı ile Dünya Okulu sembolize edilmektedir.
·        11 ve 12 rakamları ile 2011 ve 2012 yıllarının dünya sahnesine damgasını vuracağı yıllar olacağı..

Gerçekten de 8 Ocak 2011’den itibaren önce Tunussonra Mısır ve 15 Şubat 2011 de Libya’da halk hareketleri ve yönetimlere karşı isyanlar gelişti. Bu tarihlerde ayrıca Yemen, Bahreyn, Suriye gibi ülkelerde de değişim ve demokrasi isteğiyle ülke yönetimlerine karşı halk hareketleri başladı.

Bu durum dünya kamuoyunda 
“Arap Baharı” olarak tanımlandı.

Tunus devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ülkesini terketti. Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek yönetimi bırakmak zorunda kaldı ve yargılanıyor. 15 Şubat 2011 den itibaren benim de mühendis olarak bir süre çalışma hayatımın geçtiği Libya’da lider Muammer Kaddafi’ye karşı halk ayaklanması başladı. Libya iç savaş yaşamaya başladı. Önce Birleşmiş Milletler kararı ile koalisyon güçleri bu ülkeye askeri hava operasyonları düzenledi. 2011 yılı Mart ayı sonlarında bu askeri  müdahalenin komutası Nato’ya geçti.
Bu satırları kaleme aldığım 2 Nisan 2011’de hala yukarıda bahsetiğim diğer ülkelerde de kaos ortamı devam etmektedir. Sonraki aylarda Yemen’de yönetim değişmiş, 20 Ekim 2011’de Libya iç savaşı Muammer Kaddafi’nin linç edilmesiyle sonlanma aşamasına gelmiştir.

2012 yılı boyunca başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerinde huzursuzluk devam etmekte olup, Avrupa’ da ise ekonomik kriz dolayısıyla sıkıntılar ve gösteriler meydana gelmiştir.

NOT 2 : Suriye'de 15 Mart 2011’de gösteriler ile başlayan ve iç savaş ortamına dönüşen kaos Mayıs 2013’te hala şiddetini arttırarak devam etmektedir. Birleşmiş Milletler'e göre, Ocak 2013 tarihine kadar 60,000 kişi öldü. Ayrıca 700,000den fazla kişi mülteci olarak Suriye'den kaçtı. Humus, HalepRastan ve daha birçok şehirde sağlam yapı kalmamıştı. Türkiye’de ise 31 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul Taksim’de başlayan ve diğer illere de yayılan hükümet karşıtı gösteriler devam etmektedir.

2020 yılının Şubat ve Mart aylarında; Suriye'nin özellikle İdlib şehri ve civarında yoğun çatışmalar kara ve hava gücü araçları ile devam ediyor.

Rusya ve İran destekli Suriye rejim güçleri ve İran destekli milisler, Türk askeri kuvvetlerince desteklenen Suriye muhalifleri ile çarpışıyor.

Türkiye’de ise 2020 yılı başları itibarıyla savaştan kaçan ve ülkemize sığınan yaklaşık 4 milyon civarında Suriye’li mülteci bulunmaktadır.

NOT 3 : 2011 ve  20I2 yıllarında yerküre üzerinde dikkate değer ve yıpratıcı doğal afetlerde yaşanmıştır. Bir sonraki konu başlığı altında bu afetlerin bir özeti listelenmiştir.

Bütün bu hadiselerin biz varlıklar üzerinde, kusursuz bir barışın tesisi  ve ruhsal gelişimimiz için katalizör etkisi yaptığı hususunda farkındalık içinde olmamız umuduyla , herşeyin Bütünsel Bilinç’in hayrına gelişmesini dileyelim. Birlik Bilinci’nin dengelenmesi dileğiyle…

Tayfun Özenç
9 Haziran 2013

2011 ve 2012 YILLARINDAKİ DOĞAL FELAKETLER

2011 Yılının Doğal Felaketleri
11 Ocak 2011 : Yaygın su baskınları ve toprak Brezilya tarihindeki en kötü doğal felaket yaşandı. Bölgede 900'den fazla can kaybı oldu.

22 Şubat 2011 : Yeni Zelanda'nın Canterbury bölgesi 6.3'lük bir depremle sarsıldı. 181 kişi hayatını kaybetti, 2,000 kişi yaralandı.

11 Mart 2011 : Son zamanların en yıkıcı doğal afetlerinden biri olan 9.0 şiddetindeki deprem Japonya'nın Tōhoku bölgesini vurdu. Deprem bir çok kasaba ve şehri etkisi altına alan büyük bir tsunami yarattı. Felaket 15,828 kişinin ölümüne neden oldu. Bu şimdiye kadar kaydetilen en güçlü beş depremden biri.

Mart ayındaki deprem ve tusunami Japonya'nın Fukushima Daiichi nükleer santralinde aylarca süren radyoaktif sızıntı krizine yol açtı.

9 Haziran 2011 : Çin'in on iki iline ağır sel bastı. Tufan en az 355 kişiyi öldürdü ve 36 milyon insan etkilendi.

22 Temmuz 2011 : Aşırı sağ kanattan Anders Behring Breivik Norveç'te 2.ci Dünya Savaşı'ndan sonraki en kötü zulumü yaşattı. Önce hükümet binasının yakınına bir kaç bomba yerleştiren Breivik, polis kılığında gençlik kampına girip, herkese ateş açtı. Saldırıda 77 kişi hayatını kaybetti.

2011 yılı Haziran ortasından bu yana yıllardır görülen en büyük kuraklıktan sonra, kıtlık Somali'nin güney bölgesine yayılmaya başladı. Açlık krizi 13.3 milyondan fazla insanın hayatını tehdit etti. Mülteciler Somali'den Kenya ve Etiyopya'ya kaçtı.

2011 Ağustos  ayı ortalarından itibaren  Pakistan'ın Sindh eyaletindeki Muson seli, 434 kişiyi öldürdü, 5.3 milyon insanı yerinden etti, 1.5 milyon evi etkiledi.

23 Ekim 2011 : Van'da meydana gelen 7.3 şiddetindeki yıkıcı deprem 1000'e yakın kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.

2011 yılı muson sezonu boyunca yaşanan seller Tayland'a ulaştı ve başkent Bangkok'un büyük kısmı sular altında kaldı. Taylanda'da seller nedeniyle 6000'den fazla kişi hayatını kaybetti.

2012 Yılının Doğal Felaketleri
2012'de dünya, bir çok doğal afet yaşadı.
Şiddetli yağışlar ve toprak kaymaları nedeniyle dünyanın farklı şehirleri, sokaklar ve yerleşim yerleri sulara gömüldü.
Şiddetli rüzgar, fırtına, kasırga ve depremler ortalığı darmadağın etti.
Yüzlerce yıldır uyuyan yanardağlar uyanıp kükredi. Felaket bölgelerinde hayat felç oldu.
İnsanlar doğa karşısındaki acizliğinin bir kez daha farkına vardı.
Bunlar arasında da en tahrip edici hadise  Sandy Kasırgası oldu. Kasırga Ekim 2012 tarihinde Atlantik'te oluşmuştur ve ABD'yi etkiledi. Sandy Kasırgası'nın yol açtığı ölümler 160 kişiye yükseldi. Zararın 50 Milyar dolara çıkacağı tahmin edilmişti.
Endenozya,Rusya, Kanada,Filipinler ve diğer ülkelerde 7.6-8.6  arası alet büyüklüğünde depremler meydana geldi.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyanın bir kısmı şiddetli yağış ve rüzgarla mücadele ederken dünya geneli için 2012, rekor ölçüde sıcak bir yıl oldu.

Tayfun Özenç

1 Mart 2020 Pazar

YIKIM


Bazen ordular kurup
Birbirinizi kırdınız
Kırılan beden değil
O gönüller oldunuz. 

Sistemleri kurdunuz
Sistemleri bozdunuz
O gerçek ahengi 
Özünüzde buldunuz.



08.12.1991,  Fındıkzade