SORU: Bana gezegensel varlıkların bu ilk yoğunluk derecesini
anlatabilir misiniz?
RA: Her adım, farkındalığın keşfi içindeki sonsuz zekâyı özetler.
(Her
adımın özünde olan
ve bu keşfi sürdüren de odur.) Gezegensel bir
çevrede ise her
şey sizin kaos dediğiniz biçimde başlar; enerji,
sonsuzluğu içinde
yönlendirilmemiş ve rasgeledir. Sizin idrakiniz
çerçevesinde yavaş
yavaş diyeceğimiz bir hızla, bir kendini-farkındalık
odağı oluşmaya
başlar. Böylece, Logos hareket eder. Işık, birlikteYaratan’ın
kalıplarına ve
titreşimsel ritimlerine göre karanlığı
biçimlendirmek
için gelir ve böylece belirli tipte bir deneyim oluşturmaya
başlar. Deneyim,
bilinç yoğunluğu olan birinci yoğunluk derecesi ile başlar; gezegensel mineral
ve su yaşamı, ateş ve rüzgârdan var olmanın
farkındalığını
öğrenir. Bu birinci yoğunluk derecesidir.
SORU: Peki, bu birinci yoğunluk derecesi nasıl daha ileri bir
farkındalığa geçer?
RA: Sizin “ışık” dediğiniz şeyin karakteristik özelliği olan
spiral enerji düz bir çizgide ilerleyen bir spiral şeklinde hareket eder;
böylece kendisini oluşturan spirallere, yukarıya, sonsuz zekâ konusunda daha
geniş idrakli bir varoluşa doğru kaçınılmaz bir hareket verir. Böylece, birinci
boyutun varlığı ikinci yoğunluk derecesine, onun derslerine geçmek için
çabalar; dersler, artık çözülmek, yok olmak ya da rasgele değişime uğramak yerine
tekâmül etmeyi içeren tipte bir farkındalığı öğretirler.
SORU: Tekâmülden ne kastettiğinizi tanımlayabilir misiniz?
RA: Birinci titreşim derecesindeki mineral ya da su yaşamı ile
ikinci yoğunluk derecesinin alt katlarında bulunan ve yavaş yavaş kendi içinde ve
çevresinde hareket etmeye başlayan varlıklar arasındaki farkı gözünüzde
canlandırın. Bu hareket, yani ışığa ve gelişmeye yönelik gösterilen çaba ikinci
yoğunluk derecesinin karakteristik özelliğidir.
SORU: Işığa doğru çabalamak ne demektir?
RA: İkinci yoğunluk derecesi tekâmülünün ışığa doğru
çabalamasının çok basit bir örneği, bir yaprağın ışık kaynağına doğru dönmek
için yaptığı harekettir.
SORU: Birinci ve ikinci yoğunluk dereceleri arasında fiziksel bir
fark var mıdır? Örneğin, birinci ve ikinci yoğunluk derecelerinde olan iki
gezegeni yanyana koyup bakabilseydim, şimdi içinde bulunduğum koşullarda her ikisini
de görebilir miydim? Her ikisi de benim için fiziksel (maddesel) bir görüntü
meydana getirirler miydi?
RA: Evet. Eğer dördüncüden yedinciye kadar olan yoğunluk
dereceleri, kendi özgür tercihleri ile görünmez olmayı seçmezlerse, yoğunluk derecelerinizin
tüm oktavını açıkça görebilirsiniz.
SORU: Peki, ikinci yoğunluk derecesi nasıl tekâmül edip üçüncü dereceye
geçiyor?
RA: İkinci yoğunluk derecesi; öz-bilinci, yani
kendini-farkındalık (kendinin bilincinde olma) yoğunluğu olan üçüncü dereceye
geçmek için çaba sarf eder. Bu çaba, üçüncü yoğunluk derecesi varlıkları
tarafından bir kimlik
verilerek
yatırım yapılan gelişmiş ikinci yoğunluk derecesi varlıkları tarafından
gösterilir. Bu varlıklar, kendilerine verilen kimlik vasıtasıyla, kendinin
farkında olan akıl/beden bileşimi haline gelirler ve böylece akıl/beden/ruh
bileşimi olurlar ve üçüncü yoğunluk derecesine, ruhun bilincinin ilk yoğunluk
derecesine girerler.
SORU: Şu anda bizim gezegenimizin yoğunluk derecesi nedir?
RA: Dünyanız, üzerindeki akıl/beden/ruh bileşimi varlıklar
açısından üçüncü yoğunluk derecesinde bulunuyor. Ama kendisi şu anda dördüncü yoğunluk
derecesine ait bir uzay/zaman sürekliliğine girmiştir. Bu da oldukça güç bir
hasat yapılmasına neden oluyor.
SORU: Üçüncü derecede bulunan bir gezegen nasıl dördüncü dereceye geçer?
RA: Bu, son uzun sorunuz olsun.
Dördüncü yoğunluk
derecesinin yaklaşması, yakınlaşması, bir saatin
vuruşları kadar
düzenlidir. Güneş sisteminizin uzay/zamanı, bu
gezegenin farklı bir
titreşimsel yapısı olan bir uzay/zamana doğru bir
spiral çizmesine
olanak vermiştir. Bu da gezegen küresinin bu yeni
sapmalar tarafından
şekillendirilebilmesine neden oluyor. Ancak, bu
geçiş devresi
sırasında insanlarınızın düşünce-formları öyle ki, hep
birlikte ibreyi
kavrayıp pusulayı
tek bir yöne
döndürmeleri gerekirken,
hem bireyler hem
de toplumlar yelpazenin her yerine dağılmış durumdalar.
Bunun için de,
sevgi titreşimine ya da bazılarınızın dediği gibi idrak titreşimine girişiniz,
mevcut toplumsal bileşiminiz için etkili olamamaktadır. Onun için de öyle bir
hasat olacak ki, çoğunuz üçüncü yoğunluk devresini tekrarlamak zorunda
kalacaksınız. Gezginlerinizin, öğretmenlerinizin ve üstatlarınızın tüm enerjisi
şu anda hasatı çoğaltmak üzerinde toplanmıştır. Ama hasat edilecek pek az
varlık var.
RA BİLGİLERİ 1