28 Kasım 2019 Perşembe

KIYAMET

"Kıyamet, arzın fiziki yozlaşması değildir.
Kıyameti kısaca iki kısımda izah ediniz: Birincisi: Varlığın şahsıyla alakalı olarak bir kıyamet, ikincisi: Varlıkların şahıslarıyla alakalı bir kıyamet.
Birinci kıyamet, bedenini terk eden varlığın, gerçek ahiret alemine intikalinden sonra, bütün geçmişinin hulasasını ve varlığının asıl dokusunu keşfedecek bir şuur uyanıklığına, yükselişine sahip olması demektir. Burada, bu safhaya gelinceye kadar, gerçekten, varlığın bir hayli meşakkatli yol katetmesi iktiza eder.
İkincisi, her mektebin tedrisi sonunda meydana gelen külli bir şuurlanmadır. Bu şuurlanma, daha evvel katedegeldikleri realitelerin, bir hakikat içerisinde birliğe ulaşması demektir. Orada bütün fazlalıklar, bütün hatalı hareketler, düşünceler, ifadeler, bütün hatalı doktrinler, kısaca bütün vasıtalar usulü dairesinde terk edilir ve yüksek bir liyakat içerisinde bir hakikatin sığasına dahil olunur. Yani, gerçek serbest şuura ulaşılır. Bu tip kıyam etmek, uzun devreler içerisinde vuku bulur. Şahsi kıyam etmek, çok daha kısa devreler içerisinde söz konusudur.
Burada şu hususu nazarı itibara almalısınız ki, her yeni enkarnasyon sonucu bir kıyamet söz konusu değildir. Belki de birçok enkarnasyonlar sonucu realitelerin hazmından sonra ulaşılan yeni merhaleler, yeni merhalelerin katedilişinden sonra varılan hakikat planları, o varlık için kıyamet, kıyam etmesi, şuurunun yükselmesi, açılması olabilir. Mukaddes kitaplardaki kıyamet böyle anlaşılmalıdır. Jeofizik şartlar ise, her iki nevi kıyametin tamamen dışında bir meseledir ve hiçbir mukaddes kitapta buna ait bilgi verilmemiştir."

Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 142, 01.02.1971

3 Kasım 2019 Pazar

ZAKKUM

ZAKKUM nedir bilir misiniz ?

 Zakkum, her DİN DEVRESİ' nin sonunda insanın bütün ağırlığı ve acılığı ile  altında kaldığı bir şoktur.
ŞOK, Ruhi İdare Mekanizması’nın ayırt edici tesirinin ta kendisidir. 
Tesir hem içten, hem dıştan görünür: İçten, nefsinizin kalabalık ağırlığı altında, vicdanınızın soluğunuzu kesmesi ile; bilginin ağzınızı tıkaması ile meydana gelir, acıdır. Öbürü, dıştan olanı, tabii ve suni afetlerdir. Onlar da ayırt edici, tüketici tesirlerdir.
Şimdi; dünya insanlarına muhakkak ki zakkum nasip olacaktır. Çünkü, bir din devresi başladı ve son bulacaktır. 

Menfiliğin  ve şerrin zincirleri gevşetilmiştir; sınanmak için. 
Menfiliğin ve şerrin ipleri uzatılmıştır; sınanmak için. 

Bunun karşısında sizi kösteklenmekten ve sizi köstek olmaktan kurtarmak için müspet tesirlerin, müspet düşüncelerin hazinesi açılmıştır. 

İşte siz, yer ve gök arasında mütemadiyen darbelenen bir varlık olarak göğü seçmelisiniz. Çünkü biliyorsunuz ve mesuliyetiniz var.

Şeytanın, muhakkak ki yeryüzünde insan olarak temsilcileri vardır. 

Muhakkak ki onlar, birçok şeyleri bilerek, birçok şeyleri bilmeden bu menfi intişarlarını ve köstek olmalarını da devam ettirmektedirler. Vesvesenizin büyük bir kısmı, arza ait, nefse ait tesir ve telkinatın sizde ortaya çıkmasından başka bir şey değildir.”

Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 113,  02.02.1968                                                                

SÖZLÜK :  intişar:yayılma, genişleme     arz: dünya

Ek bilgi :

DUHAN SURESİ:
43.ayet : Şu bir gerçek ki zakkum ağacı,
44. ayet : Suçluların yemeğidir.
45.ayet : Erimiş maden misali, karınlarda kaynar.
46.ayet : Sıcak suyun kaynaması gibi...
VAKIA SURESİ :
49.ayet : De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."
50.ayet : Bilinen bir günün buluşma vakti, buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir.
51.ayet : Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar !

52.ayet : Zakkum dan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz, yiyecekler.
53.ayet : Karınları dolduracaklar ondan,
54.ayet : Üzerine içecekler kaynar sudan,
55.ayet : Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.

56.ayet : Din günü' nde ağırlanışları böyledir.
57.ayet : Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?


NOT :

Devre sonlarında yapılacak en önemli faaliyet insanlığın topluca bilinçli hareket etmesi, ahlaki prensipler tahtında madde boyutunun imkanlarını kullanarak ruhsal gelişimini sağlamasıdır. Otomatizmadan sıyrılıp bilgili ve idrakli hareket etmesidir. Zaten otomatizma demek şeriatın zorlaması ile hareket etmek demektir. Otomatizmada fertler bilinçli ve özgürce hareket edemezler. Şeriatın katı ve baskıcı kuralları ile kısıtlanıp kalırlar. Halbuki "Özgür İrade" yasası "YARADILIŞ" ile birlikte varlıkların gelişimi için sunulmuş bir varlıksal ilkedir. Varlıkların bilgili ve özgürce hareket etmesi, bu uğurda çaba sarf etmesi [CİHAT], "TEK VE SONSUZ YARATANIN" arzusudur.            

(T.ÖZENÇ)