12 Aralık 2019 Perşembe

GÖLGE KAVRAMI




“Kişi, aydınlık figürler imgeleyerek değil, karanlığın bilincine vararak aydınlanabilir.
Ancak bahsi geçen ikinci yöntem tatsızdır ve bu nedenle tercih edilmez.”

Carl Gustav Jung


28 Kasım 2019 Perşembe

KIYAMET

"Kıyamet, arzın fiziki yozlaşması değildir.
Kıyameti kısaca iki kısımda izah ediniz: Birincisi: Varlığın şahsıyla alakalı olarak bir kıyamet, ikincisi: Varlıkların şahıslarıyla alakalı bir kıyamet.
Birinci kıyamet, bedenini terk eden varlığın, gerçek ahiret alemine intikalinden sonra, bütün geçmişinin hulasasını ve varlığının asıl dokusunu keşfedecek bir şuur uyanıklığına, yükselişine sahip olması demektir. Burada, bu safhaya gelinceye kadar, gerçekten, varlığın bir hayli meşakkatli yol katetmesi iktiza eder.
İkincisi, her mektebin tedrisi sonunda meydana gelen külli bir şuurlanmadır. Bu şuurlanma, daha evvel katedegeldikleri realitelerin, bir hakikat içerisinde birliğe ulaşması demektir. Orada bütün fazlalıklar, bütün hatalı hareketler, düşünceler, ifadeler, bütün hatalı doktrinler, kısaca bütün vasıtalar usulü dairesinde terk edilir ve yüksek bir liyakat içerisinde bir hakikatin sığasına dahil olunur. Yani, gerçek serbest şuura ulaşılır. Bu tip kıyam etmek, uzun devreler içerisinde vuku bulur. Şahsi kıyam etmek, çok daha kısa devreler içerisinde söz konusudur.
Burada şu hususu nazarı itibara almalısınız ki, her yeni enkarnasyon sonucu bir kıyamet söz konusu değildir. Belki de birçok enkarnasyonlar sonucu realitelerin hazmından sonra ulaşılan yeni merhaleler, yeni merhalelerin katedilişinden sonra varılan hakikat planları, o varlık için kıyamet, kıyam etmesi, şuurunun yükselmesi, açılması olabilir. Mukaddes kitaplardaki kıyamet böyle anlaşılmalıdır. Jeofizik şartlar ise, her iki nevi kıyametin tamamen dışında bir meseledir ve hiçbir mukaddes kitapta buna ait bilgi verilmemiştir."

Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 142, 01.02.1971

3 Kasım 2019 Pazar

ZAKKUM

ZAKKUM nedir bilir misiniz ?

 Zakkum, her DİN DEVRESİ' nin sonunda insanın bütün ağırlığı ve acılığı ile  altında kaldığı bir şoktur.
ŞOK, Ruhi İdare Mekanizması’nın ayırt edici tesirinin ta kendisidir. 
Tesir hem içten, hem dıştan görünür: İçten, nefsinizin kalabalık ağırlığı altında, vicdanınızın soluğunuzu kesmesi ile; bilginin ağzınızı tıkaması ile meydana gelir, acıdır. Öbürü, dıştan olanı, tabii ve suni afetlerdir. Onlar da ayırt edici, tüketici tesirlerdir.
Şimdi; dünya insanlarına muhakkak ki zakkum nasip olacaktır. Çünkü, bir din devresi başladı ve son bulacaktır. 

Menfiliğin  ve şerrin zincirleri gevşetilmiştir; sınanmak için. 
Menfiliğin ve şerrin ipleri uzatılmıştır; sınanmak için. 

Bunun karşısında sizi kösteklenmekten ve sizi köstek olmaktan kurtarmak için müspet tesirlerin, müspet düşüncelerin hazinesi açılmıştır. 

İşte siz, yer ve gök arasında mütemadiyen darbelenen bir varlık olarak göğü seçmelisiniz. Çünkü biliyorsunuz ve mesuliyetiniz var.

Şeytanın, muhakkak ki yeryüzünde insan olarak temsilcileri vardır. 

Muhakkak ki onlar, birçok şeyleri bilerek, birçok şeyleri bilmeden bu menfi intişarlarını ve köstek olmalarını da devam ettirmektedirler. Vesvesenizin büyük bir kısmı, arza ait, nefse ait tesir ve telkinatın sizde ortaya çıkmasından başka bir şey değildir.”

Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 113,  02.02.1968                                                                

SÖZLÜK :  intişar:yayılma, genişleme     arz: dünya

Ek bilgi :

DUHAN SURESİ:
43.ayet : Şu bir gerçek ki zakkum ağacı,
44. ayet : Suçluların yemeğidir.
45.ayet : Erimiş maden misali, karınlarda kaynar.
46.ayet : Sıcak suyun kaynaması gibi...
VAKIA SURESİ :
49.ayet : De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."
50.ayet : Bilinen bir günün buluşma vakti, buluşma yerinde mutlaka bir araya getirileceklerdir.
51.ayet : Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar !

52.ayet : Zakkum dan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz, yiyecekler.
53.ayet : Karınları dolduracaklar ondan,
54.ayet : Üzerine içecekler kaynar sudan,
55.ayet : Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.

56.ayet : Din günü' nde ağırlanışları böyledir.
57.ayet : Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı?


NOT :

Devre sonlarında yapılacak en önemli faaliyet insanlığın topluca bilinçli hareket etmesi, ahlaki prensipler tahtında madde boyutunun imkanlarını kullanarak ruhsal gelişimini sağlamasıdır. Otomatizmadan sıyrılıp bilgili ve idrakli hareket etmesidir. Zaten otomatizma demek şeriatın zorlaması ile hareket etmek demektir. Otomatizmada fertler bilinçli ve özgürce hareket edemezler. Şeriatın katı ve baskıcı kuralları ile kısıtlanıp kalırlar. Halbuki "Özgür İrade" yasası "YARADILIŞ" ile birlikte varlıkların gelişimi için sunulmuş bir varlıksal ilkedir. Varlıkların bilgili ve özgürce hareket etmesi, bu uğurda çaba sarf etmesi [CİHAT], "TEK VE SONSUZ YARATANIN" arzusudur.            

(T.ÖZENÇ)          


27 Ekim 2019 Pazar

FULYA AYKAÇ, AKIŞ

" Sizinle aynı düşünmeyen insanlara kızmayın. Olup biteni nasıl görmüyorlar diye öfkelenmeyin. Her varlığın belli bir enerji düzeyi var ve bu seviyeye uygun bilgilere ulaşabilir. Evrendeki yayının kendi frekansına uygun olanını alır üstündeki yayını duyamaz, göremez, hissedemez.

Bundandır ki gözleri vardır görmezler, kulakları vardır işitmezler, kalplerindeki mühür açılana dek bir üst yayını alamazlar. Bazı varlıklar vicdanlarını özgürleştirmeyi öğrenerek gelişecekler. Bazı varlıkların da hoşgörüyü, koşulsuz sevgiyi, sabrı deneyimlemesi gerek. İşte tüm bu yaşananlar bu sonuca hizmet etmektedir.

Özgürleşen vicdanların gelişmesi ve onu bekleyen sabır, sevgi ve hoşgörünün birleşmesiyle birliğe ulaşılacaktır. Başarı sizleri birliğe götürecek yoldur"

ASTROSET-Astroloji ve Bireysel Gelişim
Fulya AYKAÇ, 18.07.2016, akış

27 Eylül 2019 Cuma

ÇİVİT RENGİ BEDENDE DİNLENMEK :-)

3. boyut sarı ışın fiziksel bedeninde 
artık çok yoruldum.                          
Çivit rengi bedende dinlenmeyi arzu ediyorum. (T.Ö)  


RA: Varlık enkarne olmadan önce, zaman/uzay’ın onun için uygun olan
yerinde bekler. Bu yerin gerçek-renk tipi ise varlığın kendi
gereksinimlerine göre seçilmiştir. Örneğin, Gezginler, akıl/beden/ruh
bileşimlerinin çekirdeği yeşil, mavi ya da çivit rengi gerçek-renkten
oluştuğundan, bu renk bölgelerinde dinlenirler.

Beden bileşiminin ölümünde -siz bu geçişe ölüm diyorsunuz- varlık,
durumunu idrak eder etmez derhal “şekil verici”                         çivit-rengi-bedenine döner ve orada, gelecekte kendisine uygun yeni bedene yerleştirilinceye kadar dinlenir.

RA BİLGİLERİ 2,  CELSE 48


RA: Sarı ışın faaliyeti sona erip fiziksel beden öldükten sonra, akıl/beden/ruh bileşimi zaman/uzay’ın çok farklı bir bölgesine gider. Burada çivit rengi beden, başka bir enkarnasyon deneyimi için herhangi bir girişimde bulunmadan önce, varlığın iyice şifa bulmasını ve durumunu gözden geçirmesini sağlar.
                                                                                   
RA BİLGİLERİ 3,  CELSE 70

21 Temmuz 2019 Pazar

ANKH


Sembol inisiyenin alnının ortasında, iki gözünün arasında, yani üçüncü göz hizasında tutulduğunda, misterlere inisiye olmuş bulunmayı ve sırrı gizli tutmayı simgeler.

Bu, arkan denilen sırlara açılan kapıları inisiye olmayanlara kapatan anahtardır.

Yani bu, öte-alemin tülünü aralamış, durugörü gibi psişik yeteneklere sahip olmuş ve görünmez hiyerarşi ile vizyon veya sezgi yoluyla temasa geçmiş inisiyenin sırları kimseye açıklamaması gerektiği anlamına gelir.

(Wikipedia.org)

DOSTLARIMIZ

GEZEGENİ PAYLAŞTIĞIMIZ DOSTLARIMIZ 

 




     

13 Temmuz 2019 Cumartesi

YARGILARIMIZ


Yargıladığımız kişiler ile aynı kaynaktan beslenmekteyiz.
Ve hep birlikte o "Kutsal Su"dan doya doya içmeye hasretiz.                                                                            
Yargılarımız, kat kat perdeler gibi önümüze yığılır da, Kutsal Su'dan içmek bir yana, beslenmeye bile hasret kalırız !


T.Özenç,  12.07.2019

26 Haziran 2019 Çarşamba

TASAVVUFUN ÖZÜ

ERENLERE SORDUM; NASIL BAKAYIM DEDİM
İRFANLA, İBRETLE, HİKMETLE, BAK DEDİLER


*Ben bir boşluktayım dedim:*
*Gel dolduralım dediler....*
*Peki diyerek aşk ocağında can oldum;*
*Sen değil biz seni murad ettik dediler...*
*Bana bir keramet gösterin dedim;*
*Dön de eski haline bir bak dediler....*
*Ben ne zaman kemale ererim dedim;*
*Ben demeyi bırakınca dediler...*
*Peki zikrime zikir katayım mı dedim;*
*Yok sana verdiğimiz sana ziyade dediler...*
*Kızdığım birine hesap sordum dedim;*
*Sen hesabı sorulansın dediler...*
*Bazılarını kınadım dedim;*
*Kınadığını yaşamadan ölemezsin dediler...*
*Ben de susmayı denerim dedim;*
*Aferin susan konuşandan çok öğrenir dediler...*
*Mevlamı bilmek istedim dedim;*
*Sen Evvel kendini bil dediler...*
*Kendimi nasıl bileceğim...?* *Ki dedim;*
*E Önce haddini bil dediler...*
*O zaman ben bir hiçmişim be yahu dedim;*
*O zaman Bu makamın kıymetini bil dediler...*
*Çok sevdim sizi dedim;*
*Hani ya ispâtı dediler...*
*Aşkın ateşine yandım dedim;*
*Dumanın çok hani nerde külün dediler...*
*Dertlendim derman istedim;*
*Allah derdini artırsın dediler...*
*Dilim kurudu su istedim,*
*Pınar başında susanır mı dediler...*
*Çaresiz ben de sustum,*
*Ha şimdi oldu, İşte bunu hep yap dediler...*
*Ah pirim ne olur gel dedim;*
*E Senin kalbinde boş yer yok ki dediler...*
*Biliyorum dedim;*
*Bilme dediler...*
*Bilmiyorum dedim;*
*Bileceksin dediler...*
*E peki Bundaki hikmet nedir..? Dedim;*
*Çok soru sorma dediler...*
*Kimi zaman cezbeye geldim;*
*Riyadan kork yut onu dediler...*
*An oldu kahkaha attım,*
*Ne bu rahatlık yahu edeb dediler...*
*Kendimi dağlara vurdum,*
*Kolaya kaçma gel hizmet et dediler...*
*Yerli yersiz ağladım;*
*Göz yaşın hiç kurumasın dediler...*
*İnsan içine çıktım;*
*Ne bu kalabalık dediler...*
*Aldım elime bir kitap;*
*Önce bildiğinle amel et dediler...*
*Gelecek kaygısı çektim;*
*Yarın henüz gelmedi dediler...*
*Ben neredeyim...? Dedim;*
*Körebe kuşu gibi ol dediler...*
*Durayım mı...?* Dedim;                                                                              
Yürü kader gayrete âşık dediler...*
*Geriye gideyim mi...? Dedim;*
*İmanın gider dediler...*
*O zaman öne çıkayım mı...?* *Dedim;                                                                                                           
İleri giden kelleden olur dediler...*
*Peki ne yöne gideyim...?* *Dedim;                                                                                                 Sen deryadaki yonca gibi ol dediler...*
*Biraz nasihat buyursanız dedim;*
*Sükûtumuzdan ne anladın ki be yahu dediler...*
*Yaptığım işleri sordum;*
*İmanının aynasıdır dediler...*
*Yıkılıp düşersem nolur dedim;*
*Düştüğün yerden kalk o zaman dediler...*
*Üzerime necaset sıçrarsa.. dedim;*
*Dünya kiri yıkayınca çıkar dediler...*
*Ticaret yapayım mı..? Dedim;*
*Al efendim, ver efendim de dediler...*
*Münakaşaya düşersem napıyım dedim;*
*Aman onu Allah için terk et dediler...*
*Fitne çıkarsa ne olacak...?* *Dedim;                                                                                            Fitneyi uyandıran olma sakın dediler...*
*Gelir beni bulursa dedim;*
*Hâbil ol dediler...*
*Cahille karşılaşırsam napıyım dedim;*
*Kitap gibi sessiz ol dediler...*
*İbadetlerimi nasıl yapayım dedim;*
*Az da olsa devamlı yap dediler...*
*Başkalarında kusur görürsem napıyım dedim;*
*Gece gibi ört dediler...*
*Ahirete nasıl gideyim... Dedim                                                                                                      Aman Kul hakkıyla gitme dediler.. 
(Anonim)


İlahi Nizam ve Kainat Astroset Bilim Grubu
Paylaşım: FULYA AYKAÇ, 31.03.2018

11 Haziran 2019 Salı

19 Nisan 2019 Cuma

GERÇEK KAHRAMANLAR !

" Öyle insanlar vardır ki kendilerini bilmezler, onlar sadece doğanın oyuncağıdır.
Öyle insanlar vardır ki kendilerini bir yolda bilirler, onlar ise yolun oyuncağıdır.
Fakat yine öyleleri vardır ki her yerdedirler, ama sadece YUKARI'nın emrindedir.
ONLAR KENDİLERİNİ, KALPLERİNİ, AKILLARINI VE ELLERİNİN İŞİNİ OYUNCAK DİYE VERMEZLER, GERÇEK KAHRAMAN ONLARDIR ! "

(SADIKLAR PLANI
RUHSAL TEBLİĞLER,  11. 4. 1965)

17 Nisan 2019 Çarşamba

VİZYON - HORUS'UN GÖZÜ

VİZYON
13/04/2011, Sabah, Selimpaşa

Bilincimin derinliklerinden açılan bir görüş alanında mavi, ama masmavi bir erkek gözü görüntüye geliyor. Tek bir göz. Uzun süre derin derin bana bakıyor. Tatlı bir ürperti olarak tarif edebileceğim bir ruh hali içerisinde kalıyorum.
Uykuda mıyım? Hayır, uyanık ve bilinçli bir durumdayım, uzunca bir süre masmavi göz ile karşılıklı bakışıyoruz.

NOT: Gün içerisinde sezgisel olarak bu gözün yüksek benliğimin ya da bağlı olduğum ruhsal planın gönderdiği rahatlatıcı, destekleyici pozitif tesirleri tanımladığını algılıyorum.
Bilincimin derinliklerinden görüntüye gelen bu masmavi billur gibi tek göz, eski Mısırda’ki Horus’un Gözü ne çok benziyordu.

Tayfun Özenç
15.04.2011

17 Mart 2019 Pazar

MANTRALAR

MANTRA NEDİR ?
Mantra genellikle Sanskritçe olan ruhani hece veya şiirdir. Kullanımı mantra ile ilişkili ve okul ve felsefesine göre değişiklik gösterir. Esasen ruhani kanallar olarak kullanılırlar, kelimeler ve oluşan titreşimlerden faydalanarak kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını amaçlar.
(Vikipedi)

Mantra’nın kelime anlamı zihni boşaltmak. Ses ve oluşan titreşimler aracılığı ile kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını, aklın hayallerden ve günlük safsatalardan kurtulmasını amaçlayan mantra müziği, zihni boşaltmak, konsantrasyonu artırmak, huzura ermek, zorluklardan kurtulmak için tekrarlanan hece, sözcük ve sözcük gruplarının melodiyle birleşmesi olarak tanımlanabilir.
Mantra müziğini hem dinlemeniz hem de söylemeniz tavsiye ediliyor. Dinlemekle de belirli titreşimler alınıyor ama beraber söylendiğinde kafatasındaki titreşim beynin sol ve sağ hemisferlerinin dengelenmesini, kullanılmayan beyin hücrelerinin aktive olmasını, hormon ve enzimlerin daha dengeli salgılanmasını sağlıyor.

15 Mart 2019 Cuma

ÇINARALTI ŞAİRİ Hüseyin Avni Ağabey

1961 yılı Şubat ayının 25'inde, onun çocukluğunun geçtiği  Süleymaniye'de ki doğum hastanesinde ona komşu olarak yaşama merhaba demiştim. 

14-15 yaşlarımda Beyazıt Sahaflar Çarşısı'na her geldiğimde Hüseyin Avni ağabeyin tarif edilemez bir gizemle donatıldığını düşünürdüm.


18-22 yaşlarımda, İ.T.Ü'de ki ögrencilik yıllarımda ve Fındıkzade'de yaşamamın getirdiği avantaj ile onunla selamlaşmalarım oldu.

Şu sıralarda Huseyin Avni Agabey ile sohbet ederken gözlerine uzun uzun bakarım. 

Çünkü gözlerinde EVREN'in derinliğini ve gizemini algılarım. 

Şu zaman ve mekan kesişmesinde yaşamı bir yük olarak algılamayıp, kendisinin, tüm varlıkların ve olayların "Bütünsel Yaşam"ın bir parçası olduğunu bizlere göstermek gibi ulvi bir misyon üstlenmiş olan DEGERLİ ağabeyime sevgilerimle...       



Tayfun Özenç
Haziran 2010, Bakırköy

10 Şubat 2019 Pazar

YARATILIŞ HAMURU



Yaratılışın hamuru;                                 
  • Aşkın bir SEVGİ                                               
  • Saf bir IŞIK                                                     
  • Engin bir BİLGİ                                                  
ile yoğrulmuştur.



Temiz yürekli olan ve farkındalık için çaba gösteren varlıklar,

Sonsuz Yaratıcı’nın;
Sevgisi ile beslenir,
Işığı ile kutsanır,
Bilgisi ile güçlenir.


(T.Özenç, 2013)

9 Şubat 2019 Cumartesi

BALIK BURCU

Büyük ölçüde maddi dünyadan kendini soyutlamıştır.

Fedakârlık teması hayatına damgasını vurmuştur. Kendi egosunu büyük ölçüde aşmıştır. Hayata ve insanlara karşı özverili tavrı dikkat çekicidir.

Sezgileri ve hayal gücü son derece gelişmiştir. Fakat bazen tamamıyla hayal dünyasında yaşar, gerçek dünyadan kopabilir.

Öte yandan fiziksel gerçeklikten uzaklaşmasıyla evrenle ilgili aşkın bir kavrayış da geliştirebilir.

Balığın modern yöneticisi denizlerin tanrısı Neptün kişiye sınırsız bir hayal gücü, empati, sezgisellik verir. Öte yandan belirsiz ve bulanık hedefler koyabilir. Düşüncelerinde karmaşaya, hatta kaosa götürebilir.

Empati yeteneği ile gösterdiği tolerans da hoşgörü sınırlarını zorlayacak derecededir.

Duyarlılık ve hassasiyeti ileri safhadadır. Bu durum yavaş yavaş kendi benliğinde çözülmeler de yaratabilir

Yaratanla BİRLİK içinde olma ve evrenle bütünleşme duygusunu en güçlü yaşayan burçtur.

Mistisizme meyillidir ve bu konular onlara evrenle “bir” olma deneyimleri tattırabilir.


Meral Pala-astrolojikosesi

26 Ocak 2019 Cumartesi

ÜMİT KURTULUŞA


Kelâmlar perde perde iner sizlere
Selâmlar birer birer gelir erlere
Hak yolcuları neferdir o yolda
Istırap yokuşunda ümit kurtuluşa.

Daim esenlik indirilir size
Daim hak ile selâmlar size
Kelâmların özündeki cevheri bulun
Bulun da onu o yolda olun.

02.08.1991,  Fındıkzade