”Sirius sistemi galaktik sevk ve idare
merkezlerinden biridir. Sirius kültürünün bir gezegene indirilme biçimi
gezegenin maddi ve manevi koşullarına göre değişir.
Kimi koşullarda doğrudan
bir irtibat, kimi koşullarda bir din tarzında meydana gelir.
Sirius kozmik
kültürünün en ayırt edici özelliği tektanrılı tedris(öğretim) sistemidir.
Yeryüzünde bir Mu devresinden itibaren Sirius kozmik kültürü hakimdir.
Dünya
gezegeninin yönetimi ve tekamülü halen Sirius ulularına aittir ve bir Mu
devresinden itibaren yeryüzünde ulvi olarak nitelendirilen her türlü bilgi akışının
kaynağı Sirius’tur.
Mu devresindeki bilgi akışı biçimiyle ile şimdiki devrenin
bilgi akışı biçimi aynı değildir.Dünya-dışı uygarlıklar Sirius ulularının izni
olmadan Dünya ile irtibat kuramazlar. Eski devrelerde bu izin birçok kez
verilmişti. Sirius kültürü temsilcilerinin kendileri ise, tekamül düzeyi çok
geri olan Dünya gezegeninde çok nadiren, insanlığın çok büyük ve kitlesel
tekamül ihtiyaçları sözkonusu olduğunda enkarne olurlar. Dünyanın içinde
bulunulan şimdiki devresinde ancak iki Siriyüsyen, değişik zamanlarda enkarne
olmuş, görevlerini yapıp geldikleri yere dönmüşlerdir. Döndükleri yer
denilirken bir mekan sözkonusu değildir .Üç boyutlu alemin tekamül ortamlarının
yönetimiyle meşgul varlıkların boyutu olan dört boyutlu alem için mekan
sözkonusu değildir...”
Sirius kültürünün
şimdiki devrede çeşitli zamanlarda,çeşitli vazifeli varlıklarca dönemlerin ve
toplumların koşullarına göre aktarılmış olduğuna dikkat çeken M.T.İ.A.D.
eski başkanı Ergün Arıkdal, Sirius kültürünün en ayırt edici özelliği olan
tektanrıcılığı hakkında şu bilgileri vermektedir:
”Asıl kaynağı
galaksimizin dışında bulunan Sirius kültürü vasıtasıyla milyonlarca güneş
sisteminin tekamül etmesi sağlanmıştır. Mısır’daki Ra güneşi Sirius güneşini
ifade eder.
Bu Sirius,Sirius-A’dan ziyade Sirius-B’yi ifade eder.
Bizim
Dünya üzerindeki uygarlıklarımızın ve tüm inançlarımızın temeli Sirius
kültürünün yayılmasından ibarettir.
Asıl kültür ve bilgelik bu Sirius
kültürünün çeşitli zamanlar içinde,çeşitli beşeri topluluklara uyarlanmış
olmasıdır. Her topluluğa uyum sağlayacak bir kalıba dökülmüş bir inanç şeklinde
bir cümle içine sığdırılmıştır bu kültür: Bu kültür, güneş kursu ile
gösterilen, bir ve tek olan Yaradan’ı anlatır. Merkezinde Yaradan
bulunan, yaratılmış olanların oluşturduğu çemberle ifade edilen bir kozmogonik anlayış. Kendini bu konuya adamış varlıklar, Sirius bilgilerini zaman içinde insanlara
aktarmaya çalışmışlar, aktarmışlar, eğitmişlerdir.”
Eski Mısır’da
Sirius önceleri büyük bir köpekle temsil edilirdi. İskenderiye’de basılan Grek
madeni paralarında, yıldızı Sirius olan ilahe İsis, bir köpeğe binmiş durumda
görülür. Eski Mısır’da kurt ise Sirius–B’yi temsil ettiği sanılan Osiris ile
ilişkilendirilirdi.
Kuzey Amerika
kızılderili kabilelerinde Sirius ya köpek ya da kurtla ilişkilendirilir.
Büyük Köpek
Takımyıldızı’nın en parlak yıldızı olan Sirius, teklifsiz konuşmada çoğu zaman
“köpek yıldız” olarak belirtilir. Zaten Klasik Mitoloji’de de "avcı
Orion"un köpeği olarak betimlenir, bu betimleme sanat eserlerine de
yansımıştır. Antik Yunan’da aynı zamanda, Sirius’tan yayılan tesirlerin yaz
sıcağında (köpek günleri) köpekler üzerinde, onları anormal davranışlara sevk
edecek etkiler yaratabileceği düşünülmekteydi.
(Alıntıdır..)