17 Kasım 2023 Cuma

EGE'DE GÜN BATIMI


ALTINOLUK Sahilden Gün Batımı...
Karşıda MİDİLLİ adası.
16 Kasım 2023

13 Kasım 2023 Pazartesi

DÖRTLÜKLER / SÛR SESİNİ DİNLEYİN !


Kâinat anonsunu duyun siz artık
Alemlerin ruhuna erin siz artık
O iki tesirle yoğrulup artık
Devreye şuurla hazırlanın siz artık.
 
Gözyaşınız bilgi olur akar hep
Yürekler sezgi dolu kükrer bak
Kâinat ahenginde bir nota olup
O ilâhi müziği besteleyin siz artık.

Anons vasıtası yine sizlerden 
Sizlerin içinden bildiklerinizden 
Kâh yazıdır o, kâh bir kaç kelâm
Sûr sesini dinleyin siz bir an !

Sûr demiştik çok zaman önce
Üfleriz ! biz onu her devrede
O sesi duyanlar şimdi içinizde
Vasıtadır bize, sizle görüşmede.

Devrenin son dilimi yaklaştı artık
İçimizdeki hasret korlaştı artık
İbrahim’in atıldığı o ateşte
Sizlerden önce biz de piştik.
                                   
01.01.1993, Fındıkzade

ZEKÂT


Zekâtinsanın gözlem, yargılama ve kurgulama kanallarından aldığı tesirleri eylemler halinde çevresine vermesi demektir.

Başka bir deyişle zekât, bireyde tecelli edecek birçok tesirin vicdan kanalıyla, sevgi kanalıyla ve akıl kanalıyla Yüksek İdare Mekanizması tarafından uygulama alanına çıkarılması demektir.

Bunun en basit şekli, vicdanın ve sevginin en kaba tezahürü olan malından bir şeyler vermektir !

Sadıklar Planı – RUHSAL TEBLİĞLER
Celse: 94,  23.4.1966

8 Kasım 2023 Çarşamba

DÖRTLÜKLER / BİRLİĞİ YAŞAMAK



Şu devrenin içinde sizlere gelenler
Yüreklere serpilip te gittikçe yeşerenler
Devrenin nasibine kulaç atın durmayın
Kelepçeli zihninizi tutsaklıktan kurtarın.
 
Estirilen rüzgarlara koyuverin ruhunuzu
Akıtılan şelâleye salıverin zihninizi
Gösterilen hedeflere koşuverin cesaretle
Oluşan hadiseler basamak olsun size.
 
Sen seninle kaynayıp tadını bulacaksın
Gelen ışık selinde kendini göreceksin
Birliği yaşamanın tadına varacaksın
Varıp ta o bütünde aslını bileceksin.
 
Sen önce kendinle barışmayı bilecek
Kendi içindeki mükemmeli görecek
Aradığın aşkı her zerrede bulacak
Geleceksin o yola samimiyet içinde.
                                                 
01.11.1992, Fındıkzade

DÖRTLÜK / KIYAM


Gözyaşı selinde boğulun şimdiden
Vicdanın bahçesinde yeşerin şimdiden
Şuur birliğinde derilmek için
Kaldırın gövdenizi yerden şimdiden.

(26.04.1992,  Fındıkzade)

 

5 Kasım 2023 Pazar

MEDYUMLUK ve TESİR KADEMELERİ


MEDYUM denen araç herhangi bir araç değildir. 
O, bir zaman ve mekanda bir mürşittir, diğer zaman ve mekanda bir alimdir, bir diğerinde peygamberdir ve şimdi de sıradan insan kimliğinde bir kişidir.                                                                         

Her kademe belirli bir renk, yoğunluk ve titreşim içindedir.                                              
Eğer medyumda bu kademelere ait renk, yoğunluk ve titreşim unsurları mevcut değilse, o kademeyle asla yakınlık peyda edemez. 
Alt planlarda renk önemlidir, daha yükseklerde yoğunluk, daha yükseklerde ise tesir ve titreşim birinci planda gelir.

Her zihin, içeriği itibariyle psişik bir alanla çevrelenmiştir. Bu ayrıca o zihnin daha çok sayıda antenleri var demektir. Zihni düzeyin yüksekliği, psişik tesir alanının daha kapsamlı, dolayısıyla anten sayısının daha fazla olmasına yol açar.                                
Bir zihni düzey, içeriği itibariyle sizlerin akademik olarak kabul ettiğiniz içerikler değildir. 
Bu düzey liyakatin sonucunda oluşan bir haldir. 

Dağ başındaki çoban liyakat sahibiyse, elbette araçlık edecektir, şüpheniz olmasın !


SADIKLAR PLANI "RUHSAL TEBLİĞLER"
Celse:35,  20.2.1964                                                        

SİRİUS KOZMİK KÜLTÜRÜ


 ”Sirius sistemi galaktik sevk ve idare merkezlerinden biridir. Sirius kültürünün bir gezegene indirilme biçimi gezegenin maddi ve manevi koşullarına göre değişir. 

Kimi koşullarda doğrudan bir irtibat, kimi koşullarda bir din tarzında meydana gelir. 

Sirius kozmik kültürünün en ayırt edici özelliği tektanrılı tedris(öğretim) sistemidir. Yeryüzünde bir Mu devresinden itibaren Sirius kozmik kültürü hakimdir. 

Dünya gezegeninin yönetimi ve tekamülü halen Sirius ulularına aittir ve bir Mu devresinden itibaren yeryüzünde ulvi olarak nitelendirilen her türlü bilgi akışının kaynağı Sirius’tur. 

Mu devresindeki bilgi akışı biçimiyle ile şimdiki devrenin bilgi akışı biçimi aynı değildir.Dünya-dışı uygarlıklar Sirius ulularının izni olmadan Dünya ile irtibat kuramazlar. Eski devrelerde bu izin birçok kez verilmişti. Sirius kültürü temsilcilerinin kendileri ise, tekamül düzeyi çok geri olan Dünya gezegeninde çok nadiren, insanlığın çok büyük ve kitlesel tekamül ihtiyaçları sözkonusu olduğunda enkarne olurlar. Dünyanın içinde bulunulan şimdiki devresinde ancak iki Siriyüsyen, değişik zamanlarda enkarne olmuş, görevlerini yapıp geldikleri yere dönmüşlerdir. Döndükleri yer denilirken bir mekan sözkonusu değildir .Üç boyutlu alemin tekamül ortamlarının yönetimiyle meşgul varlıkların boyutu olan dört boyutlu alem için mekan sözkonusu değildir...”













Sirius kültürünün şimdiki devrede çeşitli zamanlarda,çeşitli vazifeli varlıklarca dönemlerin ve toplumların koşullarına göre aktarılmış olduğuna dikkat çeken M.T.İ.A.D. eski başkanı Ergün ArıkdalSirius kültürünün en ayırt edici özelliği olan tektanrıcılığı hakkında şu bilgileri vermektedir:
”Asıl kaynağı galaksimizin dışında bulunan Sirius kültürü vasıtasıyla milyonlarca güneş sisteminin tekamül etmesi sağlanmıştır. Mısır’daki Ra güneşi Sirius güneşini ifade eder.
Bu Sirius,Sirius-A’dan ziyade Sirius-B’yi ifade eder. 


Bizim Dünya üzerindeki uygarlıklarımızın ve tüm inançlarımızın temeli Sirius kültürünün yayılmasından ibarettir. 

Asıl kültür ve bilgelik bu Sirius kültürünün çeşitli zamanlar içinde,çeşitli beşeri topluluklara uyarlanmış olmasıdır. Her topluluğa uyum sağlayacak bir kalıba dökülmüş bir inanç şeklinde bir cümle içine sığdırılmıştır bu kültür: Bu kültür, güneş kursu ile gösterilen, bir ve tek olan Yaradan’ı anlatır. Merkezinde Yaradan bulunan, yaratılmış olanların oluşturduğu çemberle ifade edilen bir kozmogonik anlayış. Kendini bu konuya adamış varlıklar, Sirius bilgilerini zaman içinde insanlara aktarmaya çalışmışlar, aktarmışlar, eğitmişlerdir.”

                                                                                                                                                                                                                                    


Eski Mısır’da Sirius önceleri büyük bir köpekle temsil edilirdi. İskenderiye’de basılan Grek madeni paralarında, yıldızı Sirius olan ilahe İsis, bir köpeğe binmiş durumda görülür. Eski Mısır’da kurt ise Sirius–B’yi temsil ettiği sanılan Osiris ile ilişkilendirilirdi.
Kuzey Amerika kızılderili kabilelerinde Sirius ya köpek ya da kurtla ilişkilendirilir.

Büyük Köpek Takımyıldızı’nın en parlak yıldızı olan Sirius, teklifsiz konuşmada çoğu zaman “köpek yıldız” olarak belirtilir. Zaten Klasik Mitoloji’de de "avcı Orion"un köpeği olarak betimlenir, bu betimleme sanat eserlerine de yansımıştır. Antik Yunan’da aynı zamanda, Sirius’tan yayılan tesirlerin yaz sıcağında (köpek günleri) köpekler üzerinde, onları anormal davranışlara sevk edecek etkiler yaratabileceği düşünülmekteydi.

(Alıntıdır..)

ENERJİ VARLIKLAR /AYASOFYA






AYASOFYA


Sık olarak ziyaret ettiğim, kozmik-evrensel enerjilerin merkezlendiği yer olarak bilinen özel bir yapı. Tarihsel, kültürel, sanatsal, dini ve ruhani perspektiflerden bakıldığında 1500 yıllık dünyaca tanınmış bir şaheser.. 

Bu yapının -daha doğrusu bu varlığın- astral enerji alanında kümelenmiş, yığılmış, kayıtlanmış bilgileri, olayları ve yaşam kesitlerini düşünerek dolaşıyorum.. 




Yapı varlığının astral kütlesinde asırların bilgisi ve yaşanmışlıkları kayıtlı.
Bizans dönemi olayları, savaşlar, törenler, yangınlar, büyük depremler ve nice bilgi yüklü eprövler geçirdi bu görkemli Ayasofya..

Osmanlı dönemi, 29 Mayıs 1453.    
O görkemli haşmetiyle Fatih’in ordularını karşılıyor. Ve böylelikle karma kültürlere bir mabet vazifesi başlıyor Ayasofya’nın.  

Bu yapının varlığı belki de zaman zaman yanıbaşında dertleşecek, kendisi gibi maddesel boyutun bağrından çıkacak bir dosta ihtiyaç duyuyordu kimbilir. Ve 1616 yılında Sultanahmet Cami bütün heybetiyle beliriyor Ayasofya’nın yanı başında. Artık dertleşecek bir dosta kavuşmuştur Ayasofya..

Tayfun Özenç                           
13.08.2011 , İstanbul.