Hazreti Musa'yı
Tur'da okuttuk
Şit’e çulha
yaptik bezler dokuttuk
İdris'e biçtirip
kaftan eyledik.
Süleyman'ı dehre
sultan eyledik
Eyyub'a acıdık
derman eyledik
Yakub'u ağlattık
nalân eyledik
Musa'yı Şuayb'a
çoban eyledik.
Yusuf'u kuyuya
attırmış idik
Mısır'da kul
diye sattırmış idik
Züleyha'yı ona çattırmış
idik
Zellesinden
bend-i zindan eyledik.
Davut
peygambere çaldırdık udu
Kazadan kurtardık
Lût ile Hûd'u
Bak ne hale
koyduk nar-ı Nemrud'u
İbrahim'e bağ-ü
bostan eyledik.
İsmail'e bedel
cennetten kurban
Gönderdik şad
oldu Halil-ür-rahman
Balığın karnını
bir hayli zaman
Yunus
peygambere mekan eyledik.
Bir mescide
soktuk Meryem Ana’yı
Pedersiz doğurttuk
orda İsa'yı
Bir ağaç içinden
Zekeriyya'yı
Biçtirip kanıını
rizan eyledik.
Beyt-i Mukaddes’te
Kudüs şehrinde
Nehr-i Şeria'da
Ürdün nehrinde
Tathir etmek için
günün birinde
Yahya'yı, İsa'yı uryan eyledik.
Böyle
cilvelerle vakit geçirdik
Bu enbiya ile çok
iş bitirdik
Başka bir Neb-i-yuz-zişan
getirdik
Anın her
nutkunu Kur'an eyledik.
Küffar-ı Kureyş’i
ettik bahane
Muhammed
Mustafa geldi cihane
Halkı davet
etmek için imane
Mürteza'yı ona
ihvan eyledik.
Bu sözleri
sanma her insan anlar
Kuş dilidir
bunu Süleyman anlar
Bu sırr-ı müphemi
arifan anlar
Çünkü cahillerden
pinhan eyledik.
Edip
Harabi