19 Haziran 2012 Salı

AKIL, BEDEN ve RUH

  “Bunlar bir enerji odakları bileşimini tanımlayan basit terimlerdir.
Beden, belirli bir uzay/zaman ya da zaman/uzay’ da deneyimlediğiniz yoğunluk derecesinin maddesidir. Bu katta sizin fiziksel tezahür denen olayı gerçekleştirebilmeniz için emrinizde bulunan bir maddesel bileşimdir.
Akıl, ruhun içeriye ve bedenin yukarıya doğru akıttıklarını yansıtan bir bileşimdir. Akılda, hisler, duygular ve daha bilinçli karmaşıklıkları içinde entelektüel düşünceler bulunur. Akıl ağacının köklerine doğru biraz daha yaklaşırsak sezgiyle karşılaşırız ki sezgi, aklın tüm varlık bileşimiyle daha sıkı temasta bulunan ya da daha uyum içinde olan doğasıdır. Akıl ağacının köküne inersek, bu kez de bilinç aşamalarıyla karşılaşırız; bu tedricen kişiselden ırksal belleğe ve giderek de kozmik akımlara dönüşür ve böylece ruh adını verdiğimiz mekikle direkt temas kurucuyu oluşturur.
Ruh, çeşitli evrensel, gezegensel ve kişisel içe-akımların onun vasıtasıyla bilincin köklerine gönderilebileceği bir kanal gibidir. Bu kanal aynı zamanda bilincin, beden ve aklın dengeli zeki enerjisi yoluyla sonsuz zekânın kapısına ulaşmasını da sağlar.
Akıl, beden ve ruh birbirlerine çözülmez bağlarla bağlanmışlardır ve biri olmadan diğeri varlığını sürdüremez. Bunun için de her biriyle ayrı ayrı uğraşmak yerine, yalnızca akıl/beden/ruh bileşiminden söz ederiz; çünkü, sizin deneyimleriniz sırasında yaptığınız iş, bu unsurların yalnızca biri vasıtasıyla değil, her üçünün karşılıklı olarak birbirlerini etkilemesiyle yapılır.”

RA Bilgileri
Celse 30,  24 Şubat 1981

BİR'İN YASASI

Bir’in Yasası ne aydınlığa ne de karanlığa yüz verir, ancak başkalarına ve kendi kendine hizmet için vardır. Ama, aslında başkalarına hizmet, sonuçta kendine hizmet demektir ; böylece bu eğilim, bu disiplinler yoluyla sonsuz zekâya erişmeye çalışan varlıkların titreşimlerini korur ve daha uyumlu olmalarını sağlar.

RA Bilgileri
Celse 7, 25 Ocak 1981