SORU: Peki, bu gezegende üçüncü yoğunluk
derecesinden dördüncüye geçiş ne kadar sürecek?
RA: Bu geçiş anormal (kuraldışı) özellikler
taşıdığı için bunu tahmin etmek zordur.
Bu uzay/zaman noktasında,
dördüncü yoğunluk derecesine ait çalışmalarına başlamış enkarne varlıklar
bulunmaktadır. Ama, gezegensel bilincin üçüncü yoğunluk derecesine ait iklimi
bu süreci yavaşlatıyor. Bu belirli noktada, olanak/olasılık girdapları 100-700
yıl arasında bir geçiş dönemini işaret ediyor. İnsanların bu uzay/zaman’daki
uçarılıkları (bir çeşit döneklikleri ya da sebatsızlıkları) daha hassas bir
tahmin yapılmasını önlüyor.
SORU: Fotonun titreşim frekansı şimdiden
yükseldi mi?
RA: Evet. Bu, düşüncelerin “şeylere”
dönüşmesine neden olan etkidir.
Bir örnek olarak, öfke düşüncelerinin dönüşerek
fiziksel bedenin kontroldan çıkan hücrelerini -ki siz bunlara KANSER diyorsunuz-
meydana getirişlerini gösterebiliriz.
SORU: Titreşimin yirmi-otuz yıl (1950-1960)
kadar önce artmaya başladığını kabul ediyorum. Doğru mu?
RA: Bunun ilk belirtileri, sizin zaman
ölçülerinize göre kırk beş yıl önce (~1935) görüldü. Enerjiler, kırk yıl
boyunca -önemli bir atılım sonucu titreşimsel meselenin son devinimi
gerçekleşmeden önce- daha yoğun bir şekilde titreştiler.
SORU: Öfke içeren düşüncelerin şu anda kansere
neden olduklarını söylediniz. Bu mekanizmanın bir katalizör olarak nasıl
işlediğini ve amacının ne olduğunu açıklar mısınız?
RA: Dördüncü yoğunluk derecesi, bilgilerin
açıklandığı (açığa çıktığı) kattır. Varlığın benliği artık ne kendinden ne
de diğer varlıklardan gizlenmez. Onun için de, yıkıcı nitelikte olan
dengesizlikler ya da sapmalar artık daha belirgin bir biçimde açığa çıkarlar ve
beden, varlığın benliğini açığa çıkarmak üzere bir eğitim kaynağı haline geçer.
Kanser gibi hastalıklar -birey yıkıcı etkilerin işleyiş biçimini
kavradıktan sonra- kendine şifa verme yöntemine karşı çok iyi yanıt
verirler.
SORU: Düşünce gücüyle metalleri bükmek
gibi maddi nesneler üzerinde zihinsel etkilerin ilk kez bu kadar çok kişi
tarafından ortaya konmasının nedeni, şu anda deneyimlediğimiz temel titreşimin
gerçek yeşil renge, yani dördüncü yoğunluk derecesine ait olması mıdır?
RA: Evet. Bu kavramı daha da ileri götürerek,
birçok varlığın akıl hastalığı dediğiniz hastalıklara tutulmalarının,
ilk kez kendi benlikleriyle karşı karşıya gelen ve buna zihnen hazır olmayan bu
varlıkların aklî yapıları üzerindeki bu gerçek yeşil ışın etkisinden
kaynaklandığını anlamalısınız. Bitirmeden önce soracağınız kısa bir soru var
mı?
SORU: Evet. Az önce söyledikleriniz göz önüne
alındığında, titreşim kıdemlilikleri nedeniyle burada enkarne olan varlıklardan
kendine-hizmet (negatif kutup) yolunda gidenler için bu yeşil ışın titreşimleri
aklen büyük bir zorluk meydana getirmekte midir?
RA: Hayır. Asıl etkilenecek olanlar, bu
geçişten etkilenmeye açık olup da bir şekilde kendilerini dağıtmış ve bunun
için de geçişe kendini hazırlayamamış olanlardır.
(RA BİLGİLERİ-Celse
40)
NOT: Bu konu ile ilgili "SADIKLAR PLANI-RUHSAL
TEBLİĞLER" den bilgiler:
S.Planı : Bugün güneş sisteminizde üç türlü
değişiklik olmaya başlamıştır.
Birincisi maddenin ihtizaz dengesinde bir
miktar gerileme. İkincisi, varlıklar sisteminin şuurlu ve otomatik irtibat
kuşaklarında artış. Üçüncüsü, arzın kendisi ile kader birliği yapan diğer iki
küre ile olan mütekabil tesirlerinde ziyadeleşme. Bu üç hal, gerçek ve yegâne
bilinen hakikatlerdir.
Sorgucu: Geçen celsemizde bize üç husustan
bahsedilmişti. Birincisi, güneş sisteminde maddi vibrasyonlardaki dengede bir
eksilme. Bu değişme, atomik olarak, herhalde bizim müşahedemizden kaçacaktır.
Bunun müşahedesi bizim için daha ziyade, belirli hadiseler olarak müşahede
edilebilir kanaatindeyim.
S.Planı: Mesela?
Sorgucu: Mesela mevsim değişiklikleri.
S.Planı: Evet.
Sorgucu: Mesela bazı hastalıkların belirmesi,
mesela sinir bozuklukları diye anlattığımız bazı şeyler. Ve bu kabil
birtakım durumlar.
S.Planı: Evet, doğrudur.
(Sadıklar Planı - "Ruhsal Tebliğler"
Celse 56, 57)