21 Mayıs 2024 Salı

RUHSAL TEBLİĞLERDEN


🔹️İSA, İsrail oğulları arasında hiçbir zaman bedeni topoğrafyayı dikkate almadı. 
Fakirleri, yoksulları, hor görülenleri, suçluları, hatta katilleri korudu ve selametledi. Kendi tesir planına ancak bunların girebileceği hakkında sözler söyledi.  
Babası olan Ruhi Plan, o ruhi plana mensup oğullarını çekip almak için hiçbir zaman insanların kendi aralarında vermiş olduğu payelere, giysilere ve kafalarındaki düşüncelere bakmadı.

SADIKLAR PLANI-RUHSAL TEBLİĞLER
Celse: 92,  9.4.1966



🔸️Dünyanızın gelecek günleri güneşin tutulması gibidir. Karanlıktan korkmayanlar, iman sahipleri, doğru dürüst ve temiz yürekli kişiler olacaktır. Bunların düzey ve mevkilerini hiçbir zaman kendi ölçülerinize göre saptayamazsınız.

SADIKLAR PLANI-RUHSAL TEBLİĞLER
Celse: 110,  4.8.1967 

HZ.MUSA / ASA, TAŞ-KAYA, SU SEMBOLLERİ


Kutsal metinlerde bahsedilen bazı sembollerin açıklamaları:

HZ.MUSA 
ASA, TAŞ-KAYA, SU

S: Bakara suresi 60.ayet:  "Hani Musa kavmi için SU aramıştı.
Ona biz, 'ASANI TAŞA VUR' demiştik.
Ondan on iki pınar akmıştı. Herkes SU içeceği pınarı öğrenmişti.

'"Allah'ın rızkından yiyin, için, fakat yeryüzünde fesat çıkararak taşkınlıklar yapmayın' demiştik."


PLAN:  ASA, genellikle bilgiden oluşan bir liyakat ve vazife görme gücüdür.

TAŞ, KAYA, toprak ve buna benzer şeyler, beşeri realitenin sertleşmiş, yani artık üzerinde iyi işlerin ortaya çıkması mümkün olmayan vicdanları ve karakterleri ifade eder.

SU, kendisine eklenen sıfata göre türlü tesirlerin, tesir katmanlarının ya da kalitelerinin ifadesidir.

Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 97,  27.01.1967

BİZE DOĞRU UZANABİLENLER!


“BİZ ancak, bize doğru uzanabilenler için bir anlam ifade ederiz. 
Bizi kendisine doğru çekmek isteyenler için, biz, hiç bir şey ifade etmeyiz. 
Bu hususa dikkat ediniz.”

Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 148 ,  4.06.1971

DOĞUM HARİTASI

Astrolog Jale Muratoğlu



 

astrorehber





astrokora





KUTSAL METİNLERİN KAYNAĞI


Şunu tekrar söylemek isteriz ki, bütün nakiller, kutsal metin ve tebligat sadece daha  üst bir plânın bilgi ve direktifidir. Yani varlığa ait nakillerdir.

Hiçbir şekilde Kaadir-i Mutlak’la ilgili bir bilgi değildir.

Bunu böylece biliniz.

(Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler,
Celse 121, 05.04.1968)

       

DUA ve ŞÜKRETME


🔸️Şu anda sahip olduklarımız için Sonsuz’a  şükrederiz. Senin engin aleminde bütün bunlar  herkese eşit olarak sağlansın.       

Bütün hayatın Yaratıcısı;                                                  Seni memnun etme ve sana layık olma yolunda, içlerimizde var olan İlahi Ruh’a hizmet etmek üzere bu sahip olduklarımız bedenlerimizi beslesin, güçlendirsin, yüceltsin ve kutsasın.

🔸️ Şu anda ve burada, sunulan fırsatlar için Sonsuz’a şükrederiz. Sunulan bu fırsatları fark edebilme, değerlendirebilme güç ve kudretini artırmalıyız.            Şimdi, bu hususta daha samimi ve de imanlı olabilirsek, varlığımız ve edindiğimiz bilgilerin özü, bize yeni anlayışlar katacaktır.

🔸️ En uygun korunma ve saadet şekli olan "uyum ve şükür hali"ni devam ettirebilmemiz için bizleri destekleyen ve özgürleştiren Yaratan’a sonsuz şükranlarımızla...

🔸️ Tüm varoluş oktavlarında ve bedenlerimizde sevginin sonsuz dansını yapan bütün varlıklar ve varlıksal organizasyonlar, tek ve sonsuz Yaratan’ın sevgi ve ışığı ile kalsınlar, O’nun gücü ve huzuru ile mutlu olsunlar.

🔸️ Tezahür etmiş olanı feda etmek ve dönüşüme uğratmak yolu ile tezahürün içindeki ve ötesindeki ebedi olanı ortaya çıkarmamız için fırsatlar sunan Sonsuz’a şükrederiz.

🔸️ Birlik bilincinin dengelenmesi için bizleri destekleyen ve özgürleştiren Yaratan’a sonsuz şükranlarımızla...

🔸️ Her şey Bütünsel Bilinç’in hayrına gelişsin.

(T.Ö,  Ocak 2012)

NE MUTLU... DOĞRU YERDE DURABİLENE.

Bilyay Vakfı ve MTİAD


LİNKLER :               


İLÂHÎ NİZAM VE KÂİNAT





Bilyay Vakfı ve MTİAD

LİNKLER :               


YALNIZ DEĞİLSİN !



DÖRTLÜKLER / DİNLERİN AŞKIN BİRLİĞİ




Verilen öğütler Hıra’dan geldi
Söylenen kelâmlar Tûr’dan da geçti
O aşk ateşinde eriyenlerin örneği
Çivi ile çakılıp çarmıhtan geçti.

Ta içinden söküp koparanlara
Ardından durmaksızın yarışanlara
Hak ile önde gidip haykıranlara
Andolsun dendi sizlere geldi.

Verildi çarmıhın sırrı sizlere
Hıra’daki o güzel kelâmlar size
Sunuldu Musa’nın asasından sır
Verildi öğütler perdeler arasından.

Perde perde inen kelâmlara bak
Onların hoşnutluğunda eriyene bak
Eriyen gönüllerin gözyaşındaki nûr
Sizlere hak oldu o andaki sûr.

Elif Lâm Mim’i söyledik size
Yetmiş bin perde ekledik size
Onlar kolkoladır orda diz dize
Musa, İsa, Muhammed örnektir size.

Sevr’in ağları örüldü birden
Tûr dağından esen seher yelinden
Çarmıhtan boşalan o kan selinden
Hakk'ın o yolu göründü birden.


02.08.1991, Fındıkzade

DÖRTLÜKLER / O BİLGİ


Bilgi vardır gözyaşını getirir
Bilgi vardır yüreklere serpilir
Bilgi vardır ıstırabı bindirir
O bilgi ki hasretleri dindirir.
            
Bilgi var ki, yaşamak gerek onu
Bilgidir o, sonsuzluktadır sonu
O bilgiyle kendini aşarsın
O bilgi ki kendinle tanışırsın.
                
Bilgidir o, birkaç satır yazı değil
Bilgidir o, okuyup hatmetmek değil
O bilgi ki kendinle barışırsın
O hasrettir alemlere kavuşursun.

(12.02.1992, Fındıkzade)

AYASOFYA'DA METAFİZİK BİR DENEYİM

13.08.2011  Cumartesi, İstanbul.
Bugün saat 16:45-17:30 arası bir kez daha Ayasofya‘ yı ziyaret ettim. Sık olarak ziyaret ettiğim, kozmik-evrensel enerjilerin merkezlendiği yer olarak bilinen özel bir yapı. Tarihsel, kültürel, sanatsal, dini ve ruhani perspektiflerden bakıldığında 1500 yıllık dünyaca tanınmış bir şahaser..
Bu yapının-daha doğrusu bu varlığın-astral enerji alanında kümelenmiş, yığılmış, kayıtlanmış bilgileri, olayları ve yaşam kesitlerini düşünerek dolaşıyorum..
 Yapı varlığının astral kütlesinde asırların bilgisi ve yaşanmışlıkları kayıtlı.
Bizans dönemi olayları, savaşlar, törenler, yangınlar, büyük depremler ve nice bilgi yüklü eprövler geçirdi bu görkemli Ayasofya..
Osmanlı dönemi, 29 Mayıs 1453. O görkemli haşmetiyle Fatih’in ordularını karşılıyor. Ve böylelikle karma kültürlere bir mabet vazifesi başlıyor Ayasofya’nın.
Bu yapının varlığı belki de zaman zaman yanıbaşında dertleşecek, kendisi gibi maddesel boyutun bağrından çıkacak bir dosta ihtiyaç duyuyordu kimbilir. Ve 1616 yılında Sultanahmet Cami bütün heybetiyle beliriyor Ayasofya’nın yanı başında. Artık dertleşecek bir dosta kavuşmuştur Ayasofya..

Ayasofya'nın astral kütlesiyle senkronize oluyorum.!
Saat 16:45 civarında ana kapıdan içeri giriyorum. İlk olarak ana kubbeye denk gelen büyük avizenin altında Sonsuz Yaratıcı’ya şükredip, Evren'in bağrında faaliyet gösteren ruhsal varlıklara  teşekkürlerimi iletiyorum.
Mihrap önünde durup, Meryem ananın kucağındaki çocuk İsa ve Başmelek Cebrail figürlerine uzun uzun bakıyorum. Sonra kafamı yukarı kaldırıp ana kubbenin dört köşesindeki melek figürlerini uzun uzun inceliyorum. Devamında ana holün sol tarafındaki dört ana sütundan, ana kapıya en yakın 1.sütunun dibinde oturuyorum. Oturduğum yerden Hz. Meryem ve çocuk İsa ile Başmelek Cebrail figürlerine tekrar uzun uzun baktım. Bu arada her zaman ellerimde hissettiğim enerjinin çok yoğun halini duyumsamaya başladım. Enerji çok yoğundu ve ellerimin arasında gidip geliyordu ve ben de bir çocuk gibi enerjiler ile oynamaya devam ettim. 

Enerji, adeta kollarımı yerinden sökecek yoğunluğa ulaşmıştı..!!

( Hz.Meryem ve çocuk İsa,  Başmelek Cebrail
             figürleri )

Hafta sonu olması nedeniyle yerli ve yabancı ziyaretçi sayısı çok fazlaydı ve ben onların bu durumun farkına varmamalarını istediğimden bu işi dikkatlice ve çok ağır yapmak durumundaydım. 
Bir müddet sonra Ayasofya’nın  bütün kütlesi ile beraber saat yönünde 180 derece dönme hareketini yaşamaya başladım. Bu fiziksel bir hareket değildi. Psişik, astral, ruhsal bir aksiyon meydana gelmişti. Devasa yapının astral kütlesi ile birlikte astral bedenimin de bir ahenk içinde döndüğünü, dairesel bir dönüşe geçtiğimi ürpererek algıladım.

Yapı ile birlikte saat yönünde 180 derece dairesel bir dönüşten sonra, tekrar aksi istikamette saatin ters yönünde 180 derece bir dönüşle ilk orijinal konumumuza döndük..

Tüm dönüş hareketini yaklaşık  45 sn gibi bir süre olarak algılamıştım. !

Bu metafizik fenomeni ziyaretçiler algılayamadı. Çünkü;
 "Yapının astral titreşim frekansıyla senkronize olan, o anda sadece bendim"
 diye düşünüyorum..

Tayfun Özenç
13.08.2011 , İstanbul.



20 Mayıs 2024 Pazartesi

DÖRTLÜK / HOŞGÖRÜ


O iki yoldan söküp alana
Doğruya meyilde cihat edene
Şuur aydınlığında namaz kılana
Hoşgörü haznesinden zekât verene.


02.08.1991,  Fındıkzade

DÖRTLÜKLER / SON DEVRE


O devrenin azabı pek yakındır sizlere
O devrenin refahı da elbet içinizde
O devrenin hazzını duymak için şimdiden
Gayret ve sabırla hazırlanın şimdiden.
 
Dönem dönem gösterdik bilenler için
Kelâm kelâm söyledik erenler için
Bilginin aydınlık yüzünü hep sizlere
Perde perde kaldırdık hayırlar için.
 
Gözyaşı selinde boğulun şimdiden
Vicdanın bahçesinde yeşerin şimdiden
Şuur birliğinde derilmek için
Kaldırın gövdenizi yerden şimdiden.


Eğitim metodları sizleri sarar
Yaradanın sevgisi sizlere yeter
O merhem ki yarayı ta içten kavrar
Bilene ne mutlu düşünün artık.
 
Devrenin içinde bir bütün olup
Bilginin hazzında evliya deyip
Kâh eren olup, kâh aşık olup
Kendinizi bilin tanıyın şimdiden.
 
Putları anlattık o zaman size
Halâ yaşarsınız onlarla iç içe
Kendi içinizdeki putu kırmadan
Bilginin yükseğine ermek olur mu?
 
Düşünün miracın ne olduğunu
Bedenin ruhla ahenktar olduğunu
Şuur berraklığındaki o bütünlüğü
Boyutlar arası o söyleşide.
  
26.04.1992, Fındıkzade

KONUŞAN AĞIZLARA DUYAN KULAKLAR



Kitleleri aydınlatmaya çalışanlar !  
Konuşan ağızlara, duyan kulaklar lâzım.    
Anlayışın sırrı burada..

Siz, kendinizi sıkmayın ve de yormayın.        
Kalpten konuşan ağızlar için yürekten duyacak kulaklar gerek..

Öyle ise bırakın;                                                  
Onlar kendi ateşinde pişedursunlar..    
Yanmakla,  kavrulmak arasındaki farkı anlayana kadar ateşi tatmaya devam etsinler.

(21.05.2024, Bakırköy)


19 Mayıs 2024 Pazar

YÜKSEK BOYUTLARIN ESİNTİLERİ : ENERJİLER

"Elinizden gelebilecek tek şey;
Artık onunla birlikte titreşmektir..."


“Tanrısal İrade” ile işbirliği yapmak ve kendimizi “Tanrısal Bilinç” ile "BİR" olmaya bırakmak suretiyle gerçekleştirdiğimiz faaliyetler kutsaldır. BÜTÜNSEL BİLİNÇ in hayrına yönelik çalışmalardır. 

Gezegenimiz bir süreden beri yeni bir enerji alanına girmiş bulunmaktadır. 

Gezegen küresi ve üzerindeki varlıkların, titreşim hızı ve yoğunluğu yüksek bu enerji alanına uyumlanma sürecinde fiziksel olarak gözlemlediğimiz sancılı durumlar belirginleşmiştir. 

Bu fiziksel ortamda idrak ettiğimiz bu yıpratıcı ve sarsıcı dönemin daha hafif atlatılması ve biz varlıklar için gezegen aurasının dengelenmesi gerekiyor. 

İşte bu durumun içsel olarak farkındalığında olan varlıklar, ışık ve bilgi getirici, sevgi yüklü enerjileri gezegen bilincine yansıtma gayreti içindedirler. Bu faaliyetler iki şekilde yürütülmektedir.
1.si herkesin rahatlıkla algılayacağı gibi pozitif ve birleştirici eylemler, icatlar ve de yayınlar tarzındadır.
2. şekilde ise yüksek boyutların esintileri olan titreşimsel enerjileri fiziksel bedenleri ile hissederek denge ve uyumlanma için gezegenin aurasına, bilincine aktarmak suretiyle yapılmaktadır. 

Varlıklar bu faaliyetlerinde ruhsal-evrensel işçi olduklarının farkındalığında;
Kâinat ahenginde  bir nota olup,
O ilahi müziğin bestesinde yerlerini almaktadırlar.



🔹️Duru bir içsel istekle birlikte dikkatinizi 
odakladığınızda “SONSUZ ZEKA” dan yansıyan enerji sizden akmaya başlar.

  🔹️Sorgulamadan, saf bir yürekle bu akışa ortak olduğunuzda enerji güçlenir ve siz onunla “BİR” olursunuz. Akışın bu kuvveti sizin daha çok odaklanmanıza sebep olur. 

🔹️Elinizden gelebilecek tek şey;
Artık onunla birlikte titreşmektir…

Şu son devrenin bitiminde gezegen küresine “Işık ve Bilgi”yi getirmekte olan bu enerjileri yansıtan varlıklara teşekkürler.... 
Bu 5. boyut titreşimsel enerjileri gezegenin aurasına  ve bilincine aktarma fırsatını bizlere sunan Yaratan’a da sonsuz şükranlarımızla...
                                                          
Tayfun Özenç
Ocak 2011, Bakırköy


11 Mayıs 2024 Cumartesi

SÛR SESİNİ DİNLEYİN !


💎 "Bir zihni düzey, içeriği itibariyle sizlerin akademik olarak kabul ettiğiniz içerikler değildir. 
Bu düzey liyâkatin sonucunda oluşan bir haldir. 

Dağ başındaki çoban liyâkat sahibiyse, elbette araçlık edecektir, şüpheniz olmasın ! "


(SADIKLAR PLÂNI "RUHSAL TEBLİĞLER, 20.2.1964)   




Anons vasıtası yine sizlerden
Sizlerin içinden bildiklerinizden
Kâh yazıdır o, kâh bir kaç kelâm
Sûr sesini dinleyin siz bir an !

Sûr demiştik çok zaman önce
Üfleriz ! biz onu her devrede
O sesi duyanlar şimdi içinizde
Vasıtadır bize, sizle görüşmede.

 01.01.1993, Fındıkzade

2 Mayıs 2024 Perşembe

HEPSİNİ SARHOŞ BULDUM


THOMAS’IN İNCİL'İ KELÂM 28;

1-İsa dedi:

2-Dünyanın ortasında durdum

3-ve onlara bedende göründüm.

4-Hepsini sarhoş buldum;

5-aralarında susamış olan kimse bulamadım

6-ve ruhum insan oğulları için ıstırap duydu,

7-çünkü onlar yüreklerinde kördüler

8-ve görmüyorlar

9-dünyaya boş geldiler

10-ve oradan boş olarak gitmeye çalışıyorlar.

11-Ama işte, şimdi onlar sarhoşturlar.

12-Şaraplarını reddedince(bırakınca)

13-o zaman zihniyetleri(şuurları)değişecek.


“Dünyanın ortasında durmak”= Herkese aynı mesafede olmak.

Dünyanın ortası= Dünya realitesinin tam ortası(beşeri realitelerin tam ortası)

Herkesin sarhoş olması= Herkesin kendi realitesinin şarhoşluğu içerisinde olması.

Susamış olan kimsenin olmaması= Hakikati arayan, işin doğrusunu arayan kimsenin olmaması.

Bu durumun Kur'an’daki karşılığı; insanların “Yüreklerinin kör olmaları ve kalplerine mühür basılmış olmaları”.

Yani bu durumda olan insanlar; Gerçeği görebilecek sezgiye, üstün şuura sahip olmayıp, hemen hemen şuurlanmamış uyurgezer durumdadırlar.

“Dünyaya boş gelmek”= Şuur altı içeriği ve tekâmül materyali bakımından zayıf olmak.

“Sarhoş olmak”= Kör olarak, kalbi mühürlü olarak yaşadıklarının (yani şuursuzca yaşadıklarının) farkında olmamak.

Sarhoşluk aynı zamanda burada belli bir zihniyetin (uyurgezerliğin, dünya ile özdeşleşmenin) simgesi oluyor.

“Şarapları reddetmek”= Yukarıdaki anlamda sarhoşluktan kurtulma cehti içine girmek. Uyanmak.

Şarabı içmek= İnsanı dengesiz, şuursuz halde tutan,

kapalı şuurda tutan, aldatıcı bir realite içerisinde tutan koşulların etkisi ve güdümü altında olmak.


THOMAS’IN İNCİL'İ

M.T. İ.A.D İÇ ÇALIŞMA NOTLARI,

(ERGÜN ARIKDAL'ın YORUMU)