Fizik bir kürenin meydana gelişi çok ince bir titreşim vasatlarından meydana getirilen bir düşünce şekliyle başlar.
Düşünce şekli bir yüce varlığın, ebedi ve ezeli olan Bir’e hizmette bulunan bir yüce varlığın düşünce şeklidir.
Düşünce şekli bir yüce varlığın, ebedi ve ezeli olan Bir’e hizmette bulunan bir yüce varlığın düşünce şeklidir.
“Tanrı evreni yaratmayı diledi” dendiği zaman;
a-Tanrının dilemek ve düşünmesi aynı şeydir.
b-Tanrının düşünmek ve yaratması aynı şeydir.
Kutsal metinlerinizde bahsedilen yaradılış hangi yaradılıştır?
O yaradılış ancak evrenin minicik bir noktasının yaradılışının yarım yamalak izahından başka bir şey değildir.
Hiçbir varlık mutlak yaratanın istek fiilini anlayacak aktaracak derecede yüksek değildir.
Hiçbir varlık bu yaradılışı anlayacak kadar bir havsalaya malik olmamıştır. Bizler şu anda onu biliyoruz ki, dünya ortamının oldukça yüksek seviyelerinde bulunan bir sistemin ameleleriyiz işçileriyiz. Böyle bir yaratılışa ait hiçbir bilgimiz yoktur.
Böyle bir imajın böyle bir düşüncenin intikal edilmesine de anlaşılmasına da olanak yoktur. Yalnız şu anlaşılabilir:
Yaratılmış olan var olan varlık kendini idrak edebildiği için varlığını anlar.
Dolayısıyla bu varlığa ait olan tüm yaratmalar hakkında bilgi edinebiliriz.
İşte dünyanızın meydana gelişi, onun Tanrısı olan varlığın pek ulvi ve yüce imajinasyonu ile başlamıştır.
Ve Tevrat’taki “Tanrı âlemi yaratmayı diledi” sözü yanlıştır.
“ve Tanrı dünyayı meydana getirmeyi tahayyül etti” sözü doğrudur.
Ve o söz aslında böyle idi.
Dünyanın Tanrısı bizim de Tanrımızdır.
Çünkü bizde dünya evriminin birer eriyiz.
Sizler de dünya evriminin birer erisiniz.
Fizik ve ruhsal olarak hepimiz dünyayı yaratan bir varlık olan Tanrının bu yaratıcı imajinasyonunun içerisinde bulunuyoruz.
O güç ki, ebedi ve ezeli olan Bir’in Kadir-i Mutlak olan Allah’ın varlıklarına vermiş olduğu büyük kudreti kullanmak suretiyle Tanrı’dır. Tahayyül etmiştir.
Her şeyiyle her şeyiyle hâkimdir. Mabuttur.
Bütün bu dünya sistemine bağlı olan varlıklar onu tahayyül küresi içerisinde bulunur.Nice nice tahayyül küreleri Kaadir-i mutlak Allah’ın Murad-ı İlahisine uygun olarak birer evrim okulu olarak mevcuttur.
Bu tahayyül küresi en incesinden en kabasına kadar her türlü vibrasyonu içermiş olarak, fizik ve ruhsal âlemlerini de birlikte taşır.
Yoğunluğuna göre her biri birbirinin içerisinde devam edip gitmektedir.İşte mabuda yapılacak kulluk, onun küresi içerisinde onun yaratıcı, meydana getirici, imkân bahşedici bu rahmetinden dolayı ona şükretmekten ibarettir.
Zira o mabutta da Kadir-i Mutlak’ına şükretmektedir.
a-Tanrının dilemek ve düşünmesi aynı şeydir.
b-Tanrının düşünmek ve yaratması aynı şeydir.
Kutsal metinlerinizde bahsedilen yaradılış hangi yaradılıştır?
O yaradılış ancak evrenin minicik bir noktasının yaradılışının yarım yamalak izahından başka bir şey değildir.
Hiçbir varlık mutlak yaratanın istek fiilini anlayacak aktaracak derecede yüksek değildir.
Hiçbir varlık bu yaradılışı anlayacak kadar bir havsalaya malik olmamıştır. Bizler şu anda onu biliyoruz ki, dünya ortamının oldukça yüksek seviyelerinde bulunan bir sistemin ameleleriyiz işçileriyiz. Böyle bir yaratılışa ait hiçbir bilgimiz yoktur.
Böyle bir imajın böyle bir düşüncenin intikal edilmesine de anlaşılmasına da olanak yoktur. Yalnız şu anlaşılabilir:
Yaratılmış olan var olan varlık kendini idrak edebildiği için varlığını anlar.
Dolayısıyla bu varlığa ait olan tüm yaratmalar hakkında bilgi edinebiliriz.
İşte dünyanızın meydana gelişi, onun Tanrısı olan varlığın pek ulvi ve yüce imajinasyonu ile başlamıştır.
Ve Tevrat’taki “Tanrı âlemi yaratmayı diledi” sözü yanlıştır.
“ve Tanrı dünyayı meydana getirmeyi tahayyül etti” sözü doğrudur.
Ve o söz aslında böyle idi.
Dünyanın Tanrısı bizim de Tanrımızdır.
Çünkü bizde dünya evriminin birer eriyiz.
Sizler de dünya evriminin birer erisiniz.
Fizik ve ruhsal olarak hepimiz dünyayı yaratan bir varlık olan Tanrının bu yaratıcı imajinasyonunun içerisinde bulunuyoruz.
O güç ki, ebedi ve ezeli olan Bir’in Kadir-i Mutlak olan Allah’ın varlıklarına vermiş olduğu büyük kudreti kullanmak suretiyle Tanrı’dır. Tahayyül etmiştir.
Her şeyiyle her şeyiyle hâkimdir. Mabuttur.
Bütün bu dünya sistemine bağlı olan varlıklar onu tahayyül küresi içerisinde bulunur.Nice nice tahayyül küreleri Kaadir-i mutlak Allah’ın Murad-ı İlahisine uygun olarak birer evrim okulu olarak mevcuttur.
Bu tahayyül küresi en incesinden en kabasına kadar her türlü vibrasyonu içermiş olarak, fizik ve ruhsal âlemlerini de birlikte taşır.
Yoğunluğuna göre her biri birbirinin içerisinde devam edip gitmektedir.İşte mabuda yapılacak kulluk, onun küresi içerisinde onun yaratıcı, meydana getirici, imkân bahşedici bu rahmetinden dolayı ona şükretmekten ibarettir.
Zira o mabutta da Kadir-i Mutlak’ına şükretmektedir.
Sadıklar Planı-Ruhsal Tebliğler
Celse 150, 29.10.1971
Celse 150, 29.10.1971
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder